“Hakikatin peşine gerçekten düşmek istiyorsan, hayatında en az bir defa, tüm şeyler hakkında şüpheye düşmelisin” (Descartes)

Şüphe, güven, kuşku, düş kırıklığı, şaşkınlık, aidiyet, beklenti, coşku, öfke, sevinç, merhamet, acıma, tutku bunlar bir anda aklıma gelen bazı duygular ama hepsi birbiriyle ilintili. Bazı duygular tek başına değil, başka duygulularla birleştiğinde davranışlarımızı yönlendirebileceği gibi bazen de tek bir duygu çok güçlü bir biçimde davranış biçimimizi belirleyebilir. Peki duygular sınırlandırabilir mi? Duygular şartlara ve koşullara göre hor görülebilir mi?

Bazen suya yüzüstü kendinizi bırakmak istersiniz ve yaparsınız, bunu bilirsiniz ki bıraktığınızda su sizi tekrar yukarı çıkaracak, çünkü güveniniz vardır. Suya güvenmek bu kadar kolay da ya insanlara hemen, güvenebilir miyiz, önce tanımak isteriz, konuşmak, paylaşmak isteriz birçok şeyi ve deneyimlemek ama yine de zordur güven duygusunu kazanabilmek. Arkadaşınız da olsa, sevgiliniz de bazen bazı şeyler düşündürür sizi ve en çok da bu dokunur insana, sorguluyor olmak, çünkü her insan güvenmek ister koşulsuzca, güvenmediğiniz birini sevemezsiniz, arkadaşlıklarda, ilişkilerde belki de en önemli duygu güvenmektir güven sevgiyi, aşkı, bağlılığı, tutkuyu ve koşulsuzca teslim olmayı getirir.

Kazanması çok zor kaybetmesi bir o kadar kolaydır, gitti mi zor gelen, bazen hiç gelmeyen, geldi mi de gitme ihtimali yüksek olan bir duygudur…

Güven samimiyeti, doğallığı sever. Bunların içinde kendini daha iyi gösterir; aykırılıklar, sabrın zorlanması, yalanlar, kaybedilme riskini doğurur. Her insanda var olan ama varlığından çok yokluğu aranandır. Sözlerle, masallarla değil davranışlarla kazanılandır. Karşınızdaki kişi bir garanti vermese bile zarar vermeyeceğine inanmış olma hissidir. Güvenmek bir nevi teslim olabilmektir.

Ve güven şüphenin gölgesinde yaşar, şüphe öldürücü olabilir hatta göçürebilir bile huzurumuzu kaçırabilir, uykusuz bırakabilir. İçimde bir şüphe var mı şüphesi bir tehlikedir. Şüpheden şüphelenirseniz şüphe denizinde boğulursunuz.

Hiçbir duyguyu maskelememek gerekir. Bence temeli sağlam ilişkiler, arkadaşlıklar, dostluklar açık ve şeffaf yaşandığında kuşku ve şüphe gibi duygular onun yanından bile geçemez açık ve net olmak her zaman güveni güçlendirir ve ilişkileri alıp götürür. Hiçbir güç, dışarıdan gelen hiçbir uyaran, temeli sağlam atılmış ilişkileri küçücük bile olsa sarsamaz.

Sevgi dünyadaki en sağlam bağdır ve bağları güçlü tutan maskelenmeyen duygulardır, işte bu yüzden bu kadar kolay ulaşamadığımız sevgi için emek verirken güven stoklarımızı tüketmeden yaşamaya dikkat etmemiz gerekir, hiçbir ilişkimizde, arkadaşlığımızda bize bu duyguları sorgulatacak davranışlar sergilememeye çalışmak gerekir.

Anlamasak da anlamaya çalışmak, bazen hatta çoğu zaman yaşadığımız olaylarda kendimizi karşımızdaki insanın yerine koymak ve ne olursa olsun duygulara sınırlar koymamak gerekir insan hangi yaşta olursa olsun, ne kadar deneyimli olursa olsun duygularla yoğrulmuş bir ruhtan ibarettir.

Ebedi dostluklar, arkadaşlıklar, sonsuz aşklar ruhların o ince detaylarında birleştiğinde efsaneler yaratır…