RAKI VE AYRAN
Biliyorsunuz TBMM'nden bugüne kadar onbinlerce yasa geçmiştir.
Yasalar geçmeden önce tartışılır.
Bazı yasalar mecliste tartışmasının yanısıra televizyonlarda açık oturuma neden olur, köşe yazıları köşelerinde değinirler...
Vatandaş bunlara ya duymazlıktan gelir ya da duyarsız kalır. 
Yasa çıktıktan sonra ve kendisine dokunduktan sonra 'Eyvah' de; 'bu ne zaman oldu' diye sorar kendisine?..
Yani Nasreddin Hoca fıkrası gibi;
"Nasreddin Hoca'nın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş.Hoca ona mantı pişirip getirmiş. Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş : 
-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız. 
Hoca hemen : 
-Boğazına ateş düştüğü zaman, demiş."
İş işten geçtikten sonra anlasan ne olur anlamasan da...
Neyse efendim...
Dedim ya bu meclisten birçok yasa değişti...
Kanun hükmündeki kararnameler çıktı...
Vatandaş bunlar konusunda konuşmaz...
Alkol yasası gündeme gelmesiyle birlikte herkes tartışmaya başladı.
Hatta kahvelerde bile vatandaş konuşuyor...
'Vay be dedim... 12 Eylül sonrası bizim vatandaş ciddi ciddi yasa üzerine görüşler dile getirmeye başladı'...
Hey gidi günler diye düşündüm.
Alkol yasağı tartışmaları sürerken Başbakanımız 'Milli içkimiz Ayran' dedi...
Birden 'ayran' gündeme geldi...
Bu kez ayranın milliliği incelenmeye başlanıldı, tartışıldı.
Evde yaptığımız yani canakta yoğurdu kaşıkla karıştırarak yaptığımız ayran mı milli, yoksa 'yayık ayran' mı milli?
Siyaseten ve ekonimiyeden kapitalizme göbekten bağlı olduğumuzdan günden beri bir çok 'milli' içeçeğimiz, yiyeceğimiz, yani sebze, meyve, tarım ürünlerinin yanısırı taşınanan ve taşınmayan mallarımız yokolup gidiverdi... Veya bıraktık, Avrupadan getirdik, onların mallarını tükettik..
Neyse efendim yine gelelim bizim 'milli içeçeğimiz' ayrana...
Milli içeceğimiz ayranı içmezsek ağır eleştirilere muhatap olmaya başladık.
"Sen milli değilsin ben çok milli oldum" diyenler var...
Bunun üzerine ben iki tane 'milli' içkimizi yanyana getirerek bu eleştirilerden kaçmaya becerdim.
Yani rakımı artık ayranla içiyorum...
Ama aramızda münafıklar var..
Geçen gün böyle bir keyif yaparken 'laf' attılar.
'Senin milliliğin tam değil, yarım'...
'Nasıl yarım diye sert çıktım'
'İçtiğin ayran yayık değil' dediler.
Düşündüm taşındım. Hemen hareketle gösterdim:
Rakımı ve ayranımı bir seferde içtim ve hemen ayağa kalkım şöyle bir kıvırdım.
'Oldu mu yayık' demeye vakit bulamadan; etraftakiler de 'yayık' işine başladılar. Ülkenin bir sorunu varken alkol ve 'milli içki' tartışmalarını ülke gündemine getirmek sadece gerçek sorunlarının üzerine örtbas etmek anlamına gelir.
Bir içki 'fıkrası' anlatayım  ama 'kafayı bulmayın' olur mu?...
"Maymun kurmus çilingir sofrasını ormanın orta yerıne, külhanbeyliği yapıyor. 
O sırada zürafa ordan geciyormus, sormus: 
- "Vay maymun Kardes, nasılsın?" 
- "İyiyim be anam, içiyorum içiyorum aslanı dövüyorum." 
Zürafa tırsmış ve uzaklasmış. Derken Zebra gecmis, o da sormus: 
- "Selam maymun abi, ne var ne yok?" 
- "N'olsun be gulum hep aynı; iciyorum iciyorum aslanı marizliyorum." 
Zebra da uzaklasmış ordan. Bu kez köstebek, gecerken sormus: 
- "Maymun ya naber?" 
- "Iyilik kocum içiyorum iciyorum Allah ne verdiyse girişiyorum aslana!" 
Kostebek de sıvışmış. 
Ancak boyle boyle derken, olanlar aslanın kulağına gitmis ve aslan o tarafa dogru yola koyulmus. Çıkmış maymunun karşısına: 
- "Eee anlat bakalım maymun efendi, ne var ne yok?" 
Maymun hemen kendine çeki duzen vererek yanıtlamış: 
- "N'olsun be abi, içiyorum içiyorum abuk subuk konusuyorum." "
Yani efendim, abuk sabuk konuşmak için 'içkili' olmaya gerek yok değil mi?