Eskişehir ve Eskişehirliyi yazmaya devam dostlar.

Eskişehir ve Eskişehirliyi yazmaya devam dostlar.

Öncelikle bu andan ve günden güzel bir hafta ve hayat diliyorum.

Bir önceki yazımızda Arifiye Mahallemizde bulunan cumhuriyet döneminde yapıldığını tahmin ettiğim her türlü açıdan göze çarpan Baytarların Evini yazmış ve buranın ranta, yapılaşmaya kurban gitmemesini temenni etmiştim.

Yazının yayınından itibaren çok güzel dönüşler oldu.

Öncelik kültür tabiat varlıkları kurulundan geldi.

Bana iletilen bilgide binanın kurulca tescil edildiği ve yıkılmasının sözkonusu olmadığı. Akabinde Büyükşehir Belediyemizden bir sayın yetkili konuyu bizzat takip ederek, ileticisi olacağım diyerek gönlümüzü ferahlattılar.

İlgilerine şehir adına buradan teşekkür ediyorum.

Ev deyince, şehir deyince hafıza yine yakın günlere ve gündeme dönüyor.

Bir süredir biriken tespitlerle son süreçte yaşanan, şehrin bazı bölgelerinde, özellikle ev ve kiralardaki anormal artışlardan bahsetmek istiyorum.

Emlak piyasasının korsanlarını değerlendirerek, yarattıkları olumsuz etkiyi sizlerin kararına bırakıyorum.

Malum salgın, kapanma sürecinde şehrimizdeki üç üniversite kapalı ve uzaktan eğitim vermeye devam etti.

Böyle olunca öğrenci kenti Eskişehir önemli oranda öğrencilerinden uzak kaldı.

Salgın süreci sonunda normal ve hibrit eğitime dönüşle 2021 yılı ağustos ayından itibaren Eylül ve okulların açılışı 14 ekim tarihi ve kredi yurtlar kurumu başvuru sonuçlarının açıklanmasıyla Eskişehir'de tam anlamıyla keşmekeş, fırtına, boran, çaresizlik ortamı oluştu.

Fırsatçılara, çok para kazanmak isteyenlere gün doğdu.

Bir anda 500 tl olan ev kiraları 1000 tl, kimsenin yüzüne bakmadığı 120-130 bin tl olan evler 170-180 binlerle telafuz edilmeye başlandı.

Abi al hemen babanın oğluna sekiz yüze bine ver kiraya cümleleri çok ama çok kullanıldı.

Özellikle üniversitelerin etrafında oluşan apart ve 1+1 yapılaşmalarda resmen bir kaptıkaçtı furyası oluştu.

Bu noktada işini hakkaniyet ve yasal kar sınırları içinde yapan, vicdan sahibi esnaflarımızı özellikle tenzih ediyorum.

Bazı sektör esnafları ve büyük oranda kayıtsız, korsan emlak işi yapanlara resmen gün doğdu ve gözlemle sabittir o süreçte büyük bir kayıtdışı vurgun yapıldı.

Bir mahallemizde sahibinden 160 bin tl değerinde olan daireye sen fiyatını bil, bize istediğimiz fiyata satmayı bırak denilerek 185 bin tl ye bir evin satıldığını.

Yine bu bölgede sahibinin uzun süre 155 bin tl ye satamadığı bir evi, sen bize ver biz satarız diyerek 175 bin tl yazıldığını, üstüne  yüzde 2 emlak komisyonu 2000 tl ücretimizide indirimli alıyoruz diye emlak ücreti alındığını.

Yine bir mahallemizde üniversiteyi kazanınca 5 yıl önce ailesinin aldığı evi 150 bin tl den satışa koyan öğrenciye piyasanın yön verenlerinin ne yapıyorsun sen niye piyasayı düşürüyorsun diye fırça atıldığını.Bu eksende pekçok diyaloğun yaşandığını, yaşanmaya devam ettiğini iddiayla söyleyebilirim.

Tabi bunlar olurken öğrenciyi seven, öğrenci dostu Eskişehir imajı maalesef bu rant talancıları sebebiyle yerlere serildi. Şu anda Eskişehirde ev fiyatları  ve kiralar görsellerde, yazılarda sert bir şekilde eleştirilmekte, mizah konusu olarak işlenmekte.

Özellikle internet üzerinden bu gayri resmi piyasanın emlak siteleri yada sosyal medya mecralarında emlak ve araba alım satım piyasasının olabildiğince büyüyerek ilerlediğini görebilirsiniz.

Bu noktada konunun muhatabı gelir idaresi başkanlığı ve muhatap esnaf odasının ben konuya ilgiyle yaklaşacağını umuyorum.

Tabi bunun yanında halis niyetli, samimi, vicdan sahibi, gerçekci mal sahipleri özellikle ilanlarında alım, satımcılar ve ölücüler uzak dursun cümlesini eklemektedirler.

Tabi bu aşamada serbest piyasa isteyen istediği fiyata alır yada satar bu karşılıklı bir durum diyenler mutlaka çıkacaktır.

Ben yaşadıklarımı, tespitlerimi ve vicdanım ile sağduyumun söylediklerini sizinle paylaşmak istiyorum.

İşini adam gibi yapan, odasına aidatını tıkır tıkır yatıran, vergisini ödeyen, kirasını, elektrik, su doğalgaz faturasını aksatmadan yatıranlara, yapılan işlemleri yasal mevzuat içinde yürüten esnaflarımızın hakkını yiyemeyiz.

Evladını bu şehire emanet eden asgari ücretli, devlet memuru olan, yemeğinden, hayatından keserek evlatları yalnızca geleceğini kurtarsın, eğitim alsın diye şehrimize gönderen ailelere karşı duyduğum mahcubiyetden dolayı, üç beş fırsatcı semirecek, birkaç aklı evvel para kazanacak diye bu şehrin imajı, prestiji bu şehrin adını kusura bakmayın kimse kirletemez, dahası kimse aleni yasal olmıyan bir parayı kazanamaz, vergisini kaçıramaz.Benim anlayışım, sorumluluğum budur.

Şimdi yazının bu bölümünde vesileyle, kafamda oluşan düşüncelerden Sütlücenin adının niye Suriye Mahallesi olduğu, Öğrenci gelişleri ve açıkta kalanlar için ilk sorumlu olan üniversite Rektörlerinin ne yaptıkları ne yapmadıkları, Kredi yurtlar kurumunda vaziyetin ne olduğu yazılacaklar sıralamasına girmiş oldu.

Saygıyla, sevgiyle, vicdanınızla, Eskişehirli kalın.