Bahara erince Nevzat’la  sohbet  ederken  göçmenlik, ordan da göçmen kuşlar  konu oldu.  Yıllardwr leylek görmediğimi  söyleyip acaba artık gelmiyorlar mı  dedim:  Bi tarihte   evimizin  terasından  izlerdik,  deliktaş  deresinin  bahçelikleri bastığı  bu mevsimlerde turuncu  uzun bacakları ve  gagaları ,  kaideli  kaideli  kısa sazlıkları  adımlarlar ve  gagalarını  daldırıp   ya solucan ya  da  kurbağa kapıp  havalanırlardı.   yuvalarına  taşıdıkları  solucan  bizim   balık oltalarımızın idi,  kurbağaya   ses etmezdik.

Heyy! Hacı  baba  solucanı  bırak  kurbağa  senin olsun.

Nevzat  beni  Leylek görmek için  Karabayıra davet  etti.  Sazovayı  tercih ediyorlarmış   yuvalanmış ve   yumurtlama  dönemine  girmişler.  Gerçekten  bir tek o çevre kalmış  onlara ,… Bu tarafta ne bataklık, ne sazlık ne de  havalanacak alan , yuvalanacak yer  kalmadı…

Dünya telaşına dalıp leylekleri ve  karabayırı  unutmuşuz,  bir kaç gün önce  gece yarısı  internette  Londradan  Hakan Badur.  Burda saat 01.37  dedi,  son otobüs  seferimi yeptım  garaja  girip  park ettim  şimdi eve gidiyorum dedi,

Ama benim kulağıma su kaçırdı,  Yakaladığım haber  bana  leylekleri  hatırlattı.

Hiç merak etmedim şu leylek milletinin etinin tadını, Oysa  İngiltere’de bir  Türk kardeşimiz   yaşadığı kasabadaki  gölde nazlı  nazlı dolanan Kuğu’nun etinin tadını merak  etmiş.:  Şu Kuşun etinden bi tatsam diye  ellerini oğuşturmakla kalmamış,  tutmuş birini  çalmış bıçağı boynynun    bi yerine  ve  kurban etmiş!!!

Bir İngiliz bu olayı  görüntülemiş ve ilgililere ihbar etmiş. Türk kardeşimizi  sorgulamışlar,  etini  merak ettim demiş, zaten bi kısmı evde,  buz dolabımda… Alıp  götürmişler etin kalanını ve   ikinci kez  durşmasında dava sonuçlanmış  . 215  sterlin  ceza kesilmiş.

——————               ———————-          ———————-

Dolayısıyla  İngiltere’nin yasalarına göre  12. yüzyılda  bu ülke  sınırlarındaki tüm  Kuğular  Kraliçenin  malıymış!  Türk asıllı kardeşimiz  bunu öğrenmiş-miş.  Şimdi bu kardeşimiz  ne der?  Bana kalsa  215 sterlin ne ki;  bastırırım parayı  keserim  kraliçenin kuğusunu,  nefsimi de körletmiş olurum…Arkadaş  demez mi?

Konudan konuya  atlıyor demeyin  bizi anlatıyorum;  Dostlarım   Avrupa  gezisinde  bir ovada   kale  kalıntısı  görmüşler,  içlerinden birisi  aşka gelip  başlamış:  Estergonlar kalesi de dilber  aman   Su başı durak….  Hep beraber  devam etmişler.  Kemirir içimi de dilber aman bir  gizli firakkkk. !. Yetmemiş  aşka gelip  kaleyi  içten fethe  girişmişler. Kılıç kalkanla değil bol bol fotoğraf  ile,…  İlerde bana verecekler  ve size  yansıtacagız.

Görün şu övüncümüzü   atalarımız  mezarlarında  rahat  yatsın  batıya herbi şekilde    onların torunları olduğumuzu  ispatlamaktayız.  Atalarmız  deyince ayıldım,  Bu havalar için netameli derdi dedem yani güvenilmez.  Leylekler  göçer gelirler,  yuvalanırlar  yumurtlarlar.  gafil  yakalandılar  derdi,  havaya kandılar, Yazık Yumurta donduracaklar.  dedi dersiniz.  İşte bu günler ispatı!!!  S.Esen…