Semih Esen
Dedemin anası daha bebekken ölmüş, teyzelerine kalmışlar, onun üç oğlu bir kızı ile beraber büyümüş adını bilmezdik deyzana derdik. Mezarının taşına da ,Teyzana,’’ yazdırıldı.
Öz oğulları ve kızları da deyzana derdi. Anasız kalan kim varsa büyük küçük onlara analık yapmış, hiç birine bir laf etmemiş, şikayet etmemiş şevkat muhabbet ve dar imkanları ile okutmuş adam etmiş, evermiş. Bayram seyran elini öpmeye giderdik. Epey yaşlıydı, yaşlandıkça ufalmış çocuk kadar kalmıştı. Yüzüne bakardık, çay tabağında verilen yemeğini yerken hayran hayran seyrederdik.
Elinde tesbihi ile çevresini saranlara hep gülümserdi…’’ Deyzanamız.’’ Torun , tombalağın sayısını bilmezdik. Sayısına bereket. Burdan girip bir de ana olmanın dayanılmazlığını anlatayım:
Yetmişli yılların sonuydu, Ellibeşlik agam,’’ Beni ever ,’’ diye kapıma dayandı. O zaman ben kırklara dayanmışım, o bir insan harikasıydı, hadi düş önüme ge sonra dönüşe geçtik. öster demem gerekti. Yola koyulduk sabah vakti. Köprübaşından Sivrisar caddesine ve taaa ötelere. Şehrin bir ucunda yıkık dökük bir ev müsvettesi ki; Bacası var kapısı yok , yer toprak odaların birinde köşede eki bir ot yatak. Üstünde otuz yaşlarında üst-baş perişan el-yüz kirden görünmez bir kadın dizlerinin dibinde aynı görünümde 3-5 yaşlarında iki kız evlat…
Bunlara dilenci bile denmez, dilenci bundan iyidir. Agam, bana kadını gösterip; ‘’ İşte bunu bana iste’’, dedi.
‘’İstedim,’’ Başını eğerek olur manasında başını sallayıp koynuna davrandı ve yazmaya sarılı bisürü evrak çıkarıp verdi. Agam. İşlemleri hemen yaptırıp nikahıma alıcam dedi. Beni dışarı çıkarıp bekletti ve dönüşe geçtik biraz bişiler sıkıştırmış eline … Ben bu adama bişi sormam canı isterse o söyler, Önce fransızca sonra türkçe ! Anlattı yol boyunca: Uzaklarda bir yerden biri kaçırmış beş sene evveli şu kağıtları hazırlamış evlencem diye, hep beklemiş. Çocuklar iki olmuş ele gelmiş, adam onu buralara getirip atıp gitmiş, kaybolmuş…
Kadın ana işte , iki kız evlada bulup buluşturup yamıyor. Bi şekilde agamın ön üne gelmiş bu manzara yüreği dayanamamış.! Kararını verip konuşmuş kadınla. Emekli olduğu şu yabancı şirket dolgun para veriyor. Bundan böyle garibim nikahlısı olacak emekli param yeter dedi. Sağken neyse de ölünce yavrulara katkı olsun. Bir ananın yaptığı analığa b ir tutam tuzum olsun… Dedi O kadar.
Oturduk bir masaya karşılıklı daha ne konuştuk? Ne mi, HİÇ !!! O daben de daldık gittik taaa ötelere, agam rahmetli ben yaşıyorum , o kadın ve iki yavru gözlerimin önünde Ama ANA’ yı tarife gelince: Bencileyin, bi türlü tarif edemiyorum …