Gelincik insan ömrü gibidir. Dünü vardır. Yaşamıştır.
Bugünü vardır. Yaşıyordur. Ama yarını belli değildir.”
-gelin-cik= taze gelin, küçük gelin
Bu ömrü kısa olan üç nadide canlının öyküsüdür…
Kırların en nadide çiçeğidir gelincik…
Kırmızısı göz kamaştırtır.
Beyazı gelinliktir, genç kızların endamında hayat bulur…
Her gelinin bir gelinciği vardır. Yıldızlar gibi…
Gelin mutluysa gelincik boy salar.
Gelin öpüş ve koklayıştaysa, gelincik meltem rüzgârıyla bir balet güzelliğinde zarifçe raks eder… Gelincik öylesine güzel dans eder ki; kelebekler, arılar ve kuşlar konmaya kıyamazlar, eşlik ederler.
Kuşlar en güzel melodilerini şakırdarlar… Kelebekler türlü renkleriyle semazenler gibi dönerler… Arılar vızıltılarla kuşlarla ve kelebeklerle senfoniyi tamamlarlar…
Gelincik öyle nazenin bir çiçek ki; incinince sitem eder:
“Sana ben canımın canı efendim
Kırıldım, küstüm, incindim, gücendim”
Yaprağına dokununca boynunu büker, sadece görecelik ve koklanmak ister…
Bir gelin anne olunca, gelincik ömrünü tamamlar, şerbet olup sevdalıların dudaklarını tatlandırır…
Bir gelin ağlayınca ve mutsuz olunca, gelincik boynunu büker, bir gelin kanayınca gelincik boynunu fırtınalara verir ve boynu kopar…
Gelinciğe sorarlar:
—sevdalı mısın?
—gönlüme kilit vurdum, yaşamım kısa…
***
“Eğer günün birinde âşık olursan, birini çok seversen kardelen gibi cesaretli ol.
Eğer kardelen kadar cesaretin yoksa sakın âşık olma…”
Kar çiçeği
Sevdaya tutkun
Sevda çiçeği…
Kardelen, kar çiçeği, güneşe sevdalı, sevdaya tutkun, sevda çeker, hasret… Ulaşılmaz erişilmez sevdalar çeker…
Kardelen saf, bakir, süt çiçeği apak sevdasına şiirler yazar hiç görmediği sevdasına…
Kardelene sorarlar:
—Beni öper misin?
—Öpemem, buz keser dudakların, öpemem senin dudakların sıcak eririm…