Karmaşık ve şaşkınlık arası araf bir duyguyla bu yazıyı yazıyorum.
Son iki yazımız konusu olan Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanıyla ilgili öyle bir süreç yaşıyoruz ki tam bir efsane.
Bir Türk Filmi senaryosu.
Fakir oğlan zengin kız misali bir durum.
Tabii fakir delikanlı olarak rol Eskişehir’in ve tüm kaderini natamam yaşıyor.
Ben buradan yaşadığım duygu kırılmasını sizinle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle bir önceki yazımız son bağlama cümlesi “tehlike geçer mi bilmem uyanık olalım” demiştim.
Uyanık olmaya gerek kalmadı.
Daha gözlerimizi kapatmadan elimizdekinin alındığını öğrendik.
Yine bir Türk film diyaloğunda geçen söz aklıma geldi.
Bu da mı ofsayt…
Umutlanmış ve o duyguyla özlem duyduğumuz hep beklediğimiz irade var sanıp teşekkür de ettiğimiz
Teşekkür’ü mü geri alıyorum.
Sosyal medya eksenli olumlu atraksiyonculardan şu ana kadar tık yok onu da bekliyorum.
Ne yazacak ya da neyi parlatacaklar merak ediyorum.
Tabi süreç içinde ana kulvar sevdamız Eskişehirsporumuz da kaderin bir kademesini daha atladı.
Maalesef bir alt lige düştü…
Tüm bu olumsuzlukların içinde bunu yürek sızısı olarak içimizde yaşamaktayız.
Bize, umut ikliminde olumlu haberlerini aldığımız yollarımız var bir de.
Bitmez sevdaların söylemi, ilçe yollarımızın yine bu süreçte bakanlığa gidilmişken bir anda yatırım programına dahil edilmesi…
Havalimanına yapılanlar aklıma gelince…
İnandın mı derseniz? Samimiyetimle söylüyorum.
Görmeden inanmam diye cevap veririm size.
Evet sevgili dostlar yazımız bir serinin sonunda bir değerlendirme niteliğinde…
Bu kısmı geçen yazının başlığıyla bitireyim. “Geçmiş olsun”.
Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanı bir şekilde usulüne uydurularak kapatılmadan kapatılması…Geliştireceğiz denilerek geriletilmesi…
Kulağı üzerine yatan ,görmezden gelen, olacak deyip takipsizlik içinde olanlara da
Şehrimiz için de gelmiş geçmiş olsun…
Saygıyla, sevgiyle, muhabbetlerimi sizlere iletiyorum.İdrak ettiğimiz Ramazan Ayımız kutlu olsun.
Eskişehirli kalmaya kaderimizi yaşamaya devam, Eskişehirli kalın ama yediğiniz ayazı unutmayın.