Fransa ve Sovyetler Birliği 1924 yılında Çekoslovakya için garantörlük anlaşması yapmışlardı. Çekoslovakya'ya herhangi bir saldırı durumunda toprak bütünlüğünü korumayı garanti ediyorlardı. Fakat yaklaşan ll. Dünya Savaşını ödün vererek önleyeceklerini zanneden Fransa ve İngiltere, Münih konferansında Çekoslavakya'nın büyük bölümünü Almanya'ya bırakan anlaşmayı imzaladılar. Buna içerleyen ve 'Sovyet'lerin Almanya ile karşı karşıya getirilmek istendiğini' düşünen Stalin de bir yıl sonra Alman-Sovyet saldırmazlık anlaşması imzaladı. Batı ile Sovyet'lerin yakınlaşmasını istemeyen Hitler'in de bu anlaşma işine geliyordu. böylece iki devlet Polonya ve Doğu Avrupa'yı da nasıl paylaşacaklarını kararlaştırmıştı.

Bu anlaşmadan bir hafta sonra Almanya, Polonya'ya girerek ll. Dünya Savaşını fiilen başlattı. Akabinde Sovye'tler de doğudan Polonya'ya girdi. Almanlar'dan kaçan sivil halk (kadınlar, yaşlılar çocuklar) doğuda Sovyet'lerin kucağına düşüyordu. Polonya ordusunu da gafil avlayan Kızıl Ordu, Katyn Ormanında topladığı esirlerin bir bölümünü Sibirya'ya sürgüne yolladı, Subaylardan akademisyenlerden doktor ve mühendislerden oluşan büyük bir kitleyi açtıkları toplu mezarlara gömdü. Katyn Ormanında bir milyon insanın katledildiği iddia edilmektedir. 'Rusların kendilerine zarar vermeyeceklerini, müttefikleri İngiltere ve Fransa'nın kendilerini kurtaracağına' inanan Polonyalı Generaller bu yanılgılarını sadece hayatıyla ödemedi. Evet İngiltere ve Fransa, Polonya'yı Alman işgalinden sözde korumak için gelmişti ama tarihe Tuhaf Savaş diye geçen bir ortaoyunu oynamışlardı. Uzun yıllar Katyn katliamını kimin yaptığı muamma kaldı. Savaş süresince Almanlar, Rusları suçluyor, Ruslar Almanları suçluyordu. Ancak 1990 yılında Sovyet lideri Mihail Gorbaçov katliamın Sovyetler Birliği tarafından yapıldığını kabul etti.. Katliamla ilgili belgeleri Polonya'ya verdi. Sovyet Politbürosu, esirlerin ilerde Sovyet rejimi için potansiyel tehdit oluşturacağı için infaz edilmelerini bir mektupla tavsiye etmiş, Stalin de tavsiyeye uymuş.

Sonuç: Devletler çıkarları için herkesi satar. Devletlerin güvenliğini, müttefikleri ile imzaları değil, kendi kendine yetmesi ve teknoloji üretmesi sağlar.

Bu nedenle Atatürk'ün şu iki tavsiyesini çok önemli buluyorum; ‘Hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir’ ve 'Çalışmadan üretmeden yalnızca tüketerek yaşamayı alışkanlık edinen milletler önce istikbalini sonra istiklalini kaybeder'

Sağlıklı günler dileğiyle

Ergün Çetin