Tahir Özgü hocama mektup…

Yıllar yorar…  Yıllardan bahsetmeyeceğim.

Demokratik Sol Parti’de 90’lı yıllarda bir değeri n adaylığı konuşuluyordu. O değerli insan, bilindik aday tanıtımı yapmadı. Bir küçük kitapçık yazdı kitap < Ne yazıyorsun okumazlar ki > başlığıyla dağıtıldı.

Canım hocam ne kadar haklı olduğunuzu ülkemizin bu durumunu gördükçe üzüntü ile hatırlıyorum.

Okumadık hocam okumadılar!  Ne siyaset içinde yer almak isteyenler ne de ülkemizin yönetim kademelerinde yer alanlar… Tabii haksızlık yapmayayım istisnalar hariç! Tıpkı siyasette yapılan hatalar olduğu gibi yönetim kademelerinde de yeterlilik ve başarı gözetmeksizin görevler verildi.

Tahir hocam Almanya da yıllardır… Eskişehir’ e gelmesini çok arzu ettim, bugün gelse neler anlatırdı kim bilir…

Partiler içinde mücadele edemezsiniz.  Tüm birikimlerinize rağmen, o partiye oy veririsiniz ama 40 yıllık değilsiniz diye değerleri yok saymak âdeti ne yazık ki hiç bitmedi. Ki zaten 40 yıllık değerlere de sahip çıkmadıklarını üzülerek görmeye devam ediyoruz.

Örneğin bu kentin Sadi Nebrekli’si vardı. Demokratik Sol Parti’ den Büyükşehir Belediyesi başkan adayıydı. Küçük bir hatırlatma; 1994’de Demokratik Sol Parti birinci parti olmuştu. Haksız bir biçimde oylar yok sayılmıştı.

Hatta daha dün Eskişehir’ de başarılı sevilen doktorumuza sahip çıkamadık. Muharrem Şenel…  Bu kente çok emek vermişti. İşin aslı o yıllardan bu yana hiçbir şey değişmedi!

Tuhaf bir durum…  Başarılı olanları kazanmak yerine kaybediyoruz. Hiçbir emek çekmemiş, kendini yetiştirmemiş insanların baş tacı yapılmasını izliyoruz.

Aynı durum tabiki tüm partilerde de geçerli...  Akp’ye baktığımızda da, Mhp’ ye baktığımızda da hep aynı vefasızlıklar konuşuluyor hocam.  Doğal olarak ülkemizin bir adım ileri on adım geriye gitmesindeki asıl sebep ve sonuçlar bu durumdandır diye düşünmemek mümkün olmuyor ne yazık ki…

Tahir Özgü hocam her biriniz ayrı değerde yerlerdesiniz. Eskişehir’ in sevgilisi Yılmaz hocam,  Ahmet Ataç ve Kazım Kurt;  bu kente emek vermiş değer katmış sizleri ve bu kentin kırılmış küsmüş değerlerini bir araya getirerek, Eskişehir’de bugüne kadar yapılanlar ve bundan sonra neler yapılabilir konuşulup hatırlansa ne güzel olur değil mi?