Anacağım, babacığım sizler olduğunda ne sizlerin ne de bayramların tadını çıkaramadım.
Sizlerin varlığı, sesini duyabilmek, bakışlarınızdaki heyecanı, merakı, sevgiyi, hüzünü görmek bayrammış; ama anlayamamışım.
Varlığınızda hani dizinin dibine oturup konuşamadık, şimdi üzerindeki toprağınızı ve çiçekleri sulayarak sizlerle konuşuyorum,
Ya sen sevdiceğim; sen uzaklara gidince ‘sensiz’ bayram olmuyor.
Hep derdim ‘Sen benim yüreğimin bayramısın’ diye.
Sen olmayınca ‘yüreğim’ bayram yapamıyor.
Gündüzleri ‘deniz’ yerine Porsuk Nehri’nin gözlerinin renginde akıp giden suları ile, geceleri ise gökyüzünde en parlak olan ‘yıldız’la konuşuyorum.
Balkonunda gördüğümüz o ‘iki yıldız’ı arıyorum gökyüzünde. Bir gün gökyüzünde belirleyecekler, anlatacaklar ‘sevdamızı’…
Sensiz ‘bayram’lar olmuyor….
             ****                  ****
Ülkemin topraklarında her gün ‘can’lar toprağa düşüyor.
Her gün Türkçe, Kürtçe, Lazca, Çerkesce ve bir çok dillerle ‘ağıt’lar yakılıyor.
Ve tek bir dilde yüreklerde acı ateşleri yanıyor.
Birbirimizin ‘can’ı korumalıyız. Kardeşçe, barışca ve sevgice eleele birbirimize sarılmalıyız.
‘Can’ların kıyılmadığı ve kan akıtıldığımı ‘bayram’ları yaşamalıyız.
               ****             ****
Yitirdiğimiz değerlerimizi anlarız.
Oysa tüm ‘can’ların değerli olduğunu, bu evreni birlikte güzelleştirebileceğimizi, gülümseyerek, acılarımızı mutluluklarımızı paylaşarak, hep birlikte üreterek ve hep birlikte türküler söyleyip ve halaylar çekmenin güzelliklerini öğrenemedik, öğretemedik.
Tüm güzellikleri ‘biz’ yaratıp yaşatabilirdik.
Bilesin ki ‘sensiz’ bayramlar ‘bayram’ gibi olmuyor ve olmazda…