Son zamanlarda biz şehirlilerin oldukça rağbet ettiği yeni bir moda var. Tarladan satın alacağın sebze ve meyveyi kendin toplamak.

Bu bahsettiğim uygulama artık Bodrum ve civarında da var.  Ahmet ve Fatma, Milas'ın bir köyünde yaşayan,  Bodrum'da kurulan pazarlarda  tezgâh açıp ürünlerini satan iki kardeş. Yirmili yaşların sonlarında ve son derece sempatik olan bu, üniversite mezunu iki genç insan, aynı zamanda  isteyenlere bahçelerinden taze sebze ve meyve  toplatıyorlar. İstersem köylerindeki bahçelerine gelebileceğimi söylediler. Alacağım sebze ve meyveyi kendim toplayabileceğimi duyduğumdan beri oraya gitmek için can atıyordum.

Ahmet geçtiğimiz sonbaharda evlendi. Düğününe çok istediğim halde annemin rahatsızlığı sebebiyle gidemedim. Evlendiğinden beri ne zaman karşılaşsak karısını sorarım.  En son karşılaştığımızda karısının hamile olduğunu söyledi.

Fatma ise nişanlı, sonbaharda evlenecek.

Fatma'ya takıldım: ‘’Fatmacığım ağabeyin  evlenince iş yükünüz azalmıştır, malûm yardımcı geldi.’’

Cevap verdi: ''Ah ablacığım nerede o günler. Bizim gelin peşin peşin söyledi. ‘Ben bağ bahçe işi yapamam' diye''

Şaşırdım: ''Allah Allah''

''Vallahi hiç şaşırma ablacığım, artık kimse tarımla uğraşmak istemiyor.''

Fatma'ya hangi gün köylerine gelebileceğimi sordum. Malûm, çilek zamanı.

Söyledikleri gün köylerine gittim.

Köy merkeze bir kaç kilometre uzaklıkta sevimli bir yer.

Kapıda beni babaları karşıladı. Babayla biraz sohbet ettikten sonra, önce patlıcan, sonra domates topladım. O arada Ahmet bahçedeki karadutu gösterip istediğim kadar yiyebileceğimi söyledi. Bende “Allah Allah” nidalarıyla karadutun dalları arasına girip mosmor boyanıp çatlayana kadar yedim.

Sıra çilek toplamaya geldi.

Seslendim.

''Çocuklar çilekleri nereden toplayacağım?''

O sırada köylü kıyafetleri içinde ilk defa karşılaştığım genç ve güzel bir kadın yanıma geldi,

''buyrun beraber gidelim'' dedi.

Kadını takip ettim. Elime tutuşturulan plastik kaplar ile yanları yukarı doğru kaldırılarak açılmış çilek serasına doğru yöneldim.

Yürürken yanımdaki genç kadına sordum.

''Sizi ilk defa görüyorum, siz kimsiniz acaba? ''

Genç kadın cevap verdi.

''Ben Ahmet'in hanımıyım.''

Konuşmaya devam ettim.

''Aaa,  ne güzel bu vesileyle tanışmış olduk. Bebek geliyormuş, gözünüz aydın.’’

''Teşekkür ederim abla''

''Sizin isminiz nedir?'' diye sordum.

''Hatice'' dedi.

Hatice ile birlikte benim uzun boyuma uygun olmayan seranın içine girdik.

İki büklüm biraz tedirgin olarak sordum.

''Hatice buralarda yılan falan olur mu?''

''Hiç karşılaşmadım abla.''

''İyi o zaman, hadi çileklerimizi toplayalım,'' dedim.

Elimdeki plastik kapları sırayla doldurmaya başladım. Hatice ise yanımda,  topladığı çilekleri yiyiyor, ara sıra da elindeki kaba bir iki çilek atıp geziniyordu.

Sordum:

''Hatice sen  Milâs'lı mısın?''

Cevap verdi.

''Değilim abla''

''Nerelisin peki?''

''Abla ben Diyarbakır'lıyım ama ilçesinden.''

Nereli olduğunu duyunca şaşırdım.

''Aaaa, Hatice ben Diyarbakır'ı gördüm, en beğendiğim şehirlerden biriydi. Peki,  siz Ahmet'le nasıl tanıştınız?''

''Abla arkadaş vasıtasıyla tanıştık. Yani görücü usûlü diyelim.''

''Korkmadın mı, evlenip Diyarbakır'dan buralara gelmeye?''

''Korkmadım abla, bizde böyle,  bir ablam Bursa'da, bir ablam da Balıkesir'de evli. Ben de buraya geldim.''

Sohbet ederken elimdeki üçüncü kutuyu da doldurdum. Hatice ise elinde  kutuyla bir o yana bir bu yana geziniyordu. Onun elindeki kutuyu da birlikte doldurup seradan çıktık. İlk etapta çok keyifli bir iş gibi görünse de boyuma uygun olmayan seradan çilek toplamak bir süre sonra işkenceye dönüştü. Yine de biraz dinlendikten sonra bir kutu daha toplamak istedim. O sırada kayınpederi Hatice'ye seslendi.

''Kızım, sen bir kutu daha toplar mısın?''

Hatice ters bir şekilde cevap verdi.

''Ben bir kutu toplayarak hakkımı tamamladım. Toplayamam!''

Ortalık gerilmesin diye, boyuma uygun olmayan seraya tekrar girip bir kutu daha topladım.

Çileklerimi toplarken kafamda bin bir düşünce uçuştu. Buralarda artık gençler çiftçilik yapmak istemiyorlar. Köylerde yaşayan gençler varlıklı ve eğitimli olsalar bile evlenecek kız bulamıyorlar. O sebeple de böyle Türkiye'nin uzak illerinden gelin getiriyorlar.

Onlarda pek nazlı oluyorlar canım!

Sevgiyle kalın...