Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde   1/25 binlik planın görüşmelerinde Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, kendi bölgesine yani Satılmışoğlu Mahallesi’nde 200 hektarlık yeni bir sanayi bölgesi oluşturulmasını isteğinin kabul edilmesini “Eskişehir’in ve Porsuk’un geleceği tehlikede” diye yorumlarken. Bu
Büyükerşen’in söylemlerini daha da ileriye götürerek  bu kararı “Şehrin gelişmesine ipotek altına alacak bir ihanet” olarak görmesi ağır bir ithamdır.
Hele hele, yıllarca kendisini hiçbir zaman yalnız bırakmayan, destek veren ve aynı zamanda partilisi Ahmet Ataç böyle bir ithamı haketmedi. 1999 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı olan  Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen DSP’den 3 belediyeyi alarak göreve başlamıştınız. Ancak kısa bir süre sonra o günün Odunpazarı Belediye Başkanı ile ters düştüğünüzde yanınızda Ataç vardı.
Yani, Büyükşehir Belediyesi için yaptığınız ve aldığınız her kararda ve hizmetlerde Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın da imzası ve emeği vardır.
Kolay mı ‘ihanet’ sözcüğünü kullanmak.
Gerçi ülkemizde; ‘ihanet, vatan haini, dış mihrak’ gibi sözcükler kullanılarak, kendi görüşünde olmayan kişileri ‘hedef tahtasına’ koymak alışkanlık ve işlerini rahatça götürebilmek için kullanılan bir ‘taktik’ oluverdi.
Büyükerşen’in “Porsuğu kurtaran” tümcesine baktığımızda da; vefasızlığı hissettim. Çünkü; Porsuğa foseptik akmaması için, alt yapı çalışmalarına başlayan başta Selami Vardar ve Sezai Aksoy’a vefasızlık olur.
O’nlar alt yapı çilesini çeken belediye başkanları oldular. Yani yolun üzerine çalışma yapma yerine, gözün görmediği yolun altına girerek yıllardır büyüyerek gelen şehrin büyük sorununa el atmışlardı.
‘İhanet’ sözcüğü Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ı çok yaralamış…
“Beni çok üzdü, hiçbir zaman saygısızlık yapmam. Ancak bu beynimde ve kalbimde kalacak” tümcesini söylerken, gözleri doldu…
Satılmışoğlu Mahallesi’ne yapılacak olan Küçük Sanayi’yi “ Sanayi bölgesi atıkları Sarısuya verecek oradan sanayi ve çevreye zararlı tehlikeli atıkları şehrin girişinde Porsuk’a karışacaktır” diye karşı çıktığını söyleyen Büyükerşen’e Ataç yanıt verdi, bazen sorular yönelterek…
Ataç’tan söylediklerinden seçmeler:
“Sarısu’ya zehir atılacak diye öyle bir şey yok…Zaten Teknoloji bu konuda çok gelişti. Doğru iş yaparsan bir sıkıntı çıkmaz.
1999 yılından beri biliyoruz. Baksan’da altyapısı çalışmıyor. Buraları kirlenmiyor mu?
Eskişehir’de sanayi bölgeleri ve sanayi işletmeleri var, şimdi Eskişehir kirleniyor mu? Kirleniyorsa bugüne kadar neden önlem alınmadı.
Bu plandır, siyasi polemik değildir.
AKP ile işbirliği imasını reddediyorum. Bir kentin geleceği ve vatandaşın mutluluğu için partilerin işbirliği yapması gerekir.
Biz taleplerimizi sunduk. Küçük Sanayiyi ihanet suçu ise bu sucu işleyeceğim.
Tepebaşı ilçesi çağdaş bir ilçe. İnsanların ihtiyacı var ve biz bu ihtiyaçları karşılamamız gerekir. Tepebaşı, Türkiye’de parmakla gösterilen bir ilçe oldu.
Tepebaşı bölgesinde, Büyükşehir’in isteği üzerine bir çok marangoz, mobilya, koltuk tamirleri yapan işyerleri, oto galeriler kaldırılarak Odunpazarı bölgesine gönderildi, sesimiz çıkmadı.
Ticaretsiz, sanayisiz şehir olmaz.
Tepebaşı esnafı, Tepebaşı’nda kalsın istiyoruz.
Burada yapılacak küçük sanayi’de kirletici işyerleri olmayacak. Yani, dökümcü, mermer gibi işyerleri alınmayacak.
Bu konuyla ilgili CHP gurubunun kararı yok. Pazar günü bu konuyu konuştuk. Hoca’ya bu konuyu bir kez daha ilettim. Rezerve alanı istiyorum dedim.  ‘Ben istemiyorum’ dedi, bende ‘istiyorum’ dedim ve kalktık. Yani grup kararı alınmadı….”
Sadece “benim istediğim olur” veya “ben herşeyi iyi bilirim, yaparım” anlayışı egosu kısa vadede birşeyler kazandırabilir ancak uzun vadede bunun yanlış olduğu ortaya çıkar.
Ataç’ın kendi bölgesi, esnafı ve gelişmesi için istediği planda direnmesi istemesi doğaldır…
Aslında Ataç, daha önce sesini çıkarmalıydı, bir çok konuda.  
Tam yazımı bitirdim, Büyükerşen’in Ataç’ın basın açıklamasıyla ilgili yanıtı geldi.
Soru şeklinde Ataç’ın yönelttiği tümcelere karşı Büyükerşen’in yanıtını göremedik.
Büyükerşen diyor ki; “Açıklamam dikkatli okunduğunda, ihanet sözcüğünün alınan karar için kullanıldığı açıkça görülecektir. Dolayısıyla Ahmet Ataç ile bir ilgisi olamaz”
Bana bu açıklama inandırıcı gelmedi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr Yılmaz Büyükerşen yıllardır, AKP’li meclis üyelerinin ‘her şeye karşı çıktıkları’nı dile getirerek eleştiriyordu.  Kamuoyuda şehir için, hizmet için partilerin ‘uzlaşı’ yapması isteniyordu.
15 Temmuz sonrası Büyükşehir Belediye Meclisi’nde bir ‘uzlaşı’ havası oluştu derken; CHP’li belediyeler arasında bir ‘uzlaşmama’ çıktı.