Nefes almak yaşamak değildir.
Biz, yaşamayı  direnerek, mücadele ederek güzelleştiririz.
Üreten biziz, paylaşmayı da dayanışmayı da tüketmeyi de biliriz.
Nefes almak yaşamak değildir.
Milyonlarca insanın yaşamanın ‘nefes almakla’ ibaret olduğunu sandığı dünyada biz yaşamanın ne olduğunu da öğreteniz.
Yaşamı, direnmeyi, mücadeleyi öğretirken bunun bedellerini de öderiz. 
Bedel öderiz ama hiçbir zaman yenilmeyiz.
Ölümler de bile ‘yenilmeyiz…’ 
Yüreklerde yaşamayı bildiğimiz gibi…
Ahmet Altan’ın “Ve Kırar Göğsüne Bastırırken” başlıklı yazısı aklıma geldi.  Parçalar halinde paylaşmak isterim.
“(...)
Biz, hayatı savunanlarız.
Biz, hayatı ölmeyi bilerek savunanlardanız.
Bahardır bizim müttefikimiz.
Ölümden korktuğumuzdan değil yaşadığımız, biz savaşmayı sevdiğimizden yaşarız.(...)
Yaşamaktır savaşımız.
Bir nakış işler gibi, her ilmiğine kendimizden bir şey katarak yaşarız.
(...)
Şimdi  yaşamanın, hayatı yaşayarak  savunmanın tam zamanı.
Gülmenin  zamanı  şimdi.
Kederleri, hüzünleri usulca koynunuza alıp saklayın.
Yenildiğimizi söyleyenlere kulak vermeyi bırakın.
Biz yenilmeyiz.
Biz, ölür, asılır, hapse atılır, mahkemelerde yargılanır, işsiz kalır, işkence görür, kurşunlanır ama yenilmeyiz.
Hayatı savunanlarız biz.
Ölümden korktuğumuz için değil yaşadığımız, biz savaşmaktan hoşlandığımız için yaşarız."
Nazım Hikmet’in dediği gibi; “ Döğüşebilirim, doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey için,/ herkes için, yaşım başım buna engel değil..”
Nefes almak yaşamak değildir…
Koruma ordusu ile dolaşmak yaşamak değildir. Hani yine Nazım’ın dediği gibi; “Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.”
Gezi direnişi sürecinde kaybettiğimiz  Mehmet  Ayvalıtaş,  Abdullah Cömert,  Ali İsmail Korkmaz,  Ethem Sarısülük,  Medeni Yıldırım,  Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, ve Berkin Elvan nasıl ölümsüzleştiklerini  milyonlarca yürekte yaşayarak kanıtladılar.
Ellerimizi yüreklerimizin üzerine koyacağız, “o” güzel insanların saçlarını okşayacağız.
Selam olsun güzel insanlara…
Ülkü Tamer’den de  ‘Selam Olsun’ olsun şiiri…
“Selam olsun dağa taşa/Yaranlara selam olsun/Ormandaki kurda kuşa/Cerenlere selam olsun/Dünya üstü kara zindan/Boynumuzda yağlı urgan/Yolculardan hancılardan/Soranlara selam olsun/Ölüm canın has yoldaşı/Diken gülün gönüldeşi/Kar altında deniz düşü/Kuranlara selam olsun/Kağıdımız çaput bizim/Kefenimiz bulut bizim/Mesleğimiz umut bizim/Kuranlara selam olsun"
Nefes almak yaşamak değildir…
Ölümlerde de yaşamayı biliriz biz.