Eskişehir’in evveli ne idi ahiri ne olacak ? Evvelimizi Evliya Çelebi Seyahatnamesinde  şöyle yazmış;

“Kalesi Bursa tekfuru tarafından yaptırılmıştır. Müverrihler (Tarihçiler) bu şehire de Sâm yapısı derler. Eski zamanda büyük şehirmiş. Hâlâ  eserleri  gözükür. Burayı 3 Ekim 1331 yılında Rumlardan Orhan Gazi almıştır.

Şehir on yedi mahalledir. Evleri, bağlı bahçeli  mamurdur. Cami ve mescitleri epeycedir. Medreseleri varsa da kâgir değildir. Yedi sıbyan mektebi, yedi tekkesi, yedi tüccar hanı vardır. Çarşısı, sekiz yüz kadar dükkandan ibarettir. Havasının iyiliğinden güzelleri çokturHalkı gurbet diyarında olanlara dosttur. Çuha (Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş)  ve fâhir (Parlak, gösterişli, güzel) kumaşlar giyen ileri gelenleri çoktur.

Şehrin dört çevresi gül ve gülistan, bağ ve bostan olup tahılı çok bir şehirdir. Hatta Paşa efendimize şehir ahalisinden bin tane koyun, yedi at, üç yüz araba arpa ve buna benzer azık hediye olarak geldi.

Şehrin dışında ve kuzey yönünde, bağ ve bahçeler içinde kagir kubbeleri  olan bir ılıcası vardır ki büyük havuzu sıcak su ile doludur. Su çok sıcak olduğundan soğuk su katılınca ılık olur. Çok faydalıdır. Parmakta yüzük filan gibi halis gümüşten yapılmış şeyler bulunursa sapsarı eder. Uyuz, cüzzam hastalıklarına faydalı ise de Bursa kaplıcaları gibi mükellef binalı değildir. “

Ne acı ? Evliya Çelebinin bu güzel tasvirini 400 yıl sonra mahvedecek bir projenin dehşeti ve korkusu Eskişehir’in üstüne çöktü. Kömürlü Termik Santral..

Dünyanın en kalitesiz, enerjisi en düşük , kükürt oranı en yüksek kömüründen santral yapıp bacalarından hastalık ve  ölüm saçmanın mantığını anlamak çok güç.   Buradan elde edilecek gelir, rant her ne ise halkın sağlığından, toprağın bereketinden daha mı önemlidir ? Hangi devlet para için halkını hastalığa, topraklarını çoraklığa mahkum eder ? “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” diyen Kanuni’den bir kıssadan hisse de mi yok ?

100 MGW’lık bir termik santralın çevreye bir yılda bırakacağı kimyasalların tablosu şöyle..

Kükürt dioksit (SO)

45,000 ton/yıl

Azot oksitler (NO)

26,000 ton/yıl

Karbonmonoksit (CO)

750 ton/yıl

Katı partiküller (PM)

32,500 ton/yıl

Hidrokarbonlar

250 ton/yıl

Kül

5,660 ton/yıl

Kimyacılar bilir buradaki Kükürt Dioksit (SO) yağmurlu havada su ile birleşince HSO formüllü Sülfirik Asit’e dönüşüyor. Yani asit yağmuru. NO yazılan Azot oksit ise havanın oksijeni ile Nitrat ve Nitrit olarak yağarak sulara karışabiliyor. Bir ara Kütahya Azot  Fabrikasından Porsuk nehrine karışan maddelerdi bunlar ve balık yaşamıyordu. Filtre filan para etmiyordu. Diğerlerini yazmayalım içiniz daralır.

Santral’ın  bacalarından tüm ovaya, insanlara, hayvanlara, çiçeklere, böceklere, ağaçlara, tarlalara hastalık ve ölüm saçılacak . Değer mi ?

Evveli “Şehrin dört çevresi gül ve gülistan, bağ ve bostan olup tahılı çok bir şehirdir “ olan bu güzel ve örnek şehrimin ahiri bu olmamalıdır. Bununla mücadele boynumuzun borcudur.