Bugün, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) tarafından hazırlanan ve bölgemiz, özellikle de Eskişehir için büyük önem taşıyan "TR41 Bölgesi Kırsal Politika Önerileri" raporunu bu haftaki yazının konusu olarak seçtim. Büyük bir titizlikle hazırlanan bu rapor, BEBKA'nın kırsal kalkınma potansiyelini ve mevcut zorlukları objektif bir dille ortaya koyduğunu gösteriyor. Eskişehir'in kırsal alanlarının geleceği açısından bu tür çalışmaların önemi yadsınamaz. Rapor, mevcut durumun bir fotoğrafını çekerek, geleceğe yönelik stratejiler geliştirmemize ışık tutan değerli bilgiler sunuyor.
Kırsalın nabzı yavaş atıyor
Eskişehir'in kırsal mahalleleri halen büyük oranda tarımsal üretimle ayakta duruyor. Özellikle Han, Mihalıççık ve Sivrihisar gibi ilçelerde hayvancılık, temel geçim kaynağı olmaya devam ediyor. Ancak dikkat çekici bir gerçek var: Kırsalda yaşayanların önemli bir kısmı geçimini transfer harcamalarıyla, yani emekli maaşları ve sosyal yardımlarla sağlıyor. Bu durum, kırsalda gençlerin kalmadığının ve üretimin yaşlandığının açık bir göstergesi.
Pazarlama ve teknoloji yetersizlikleri
Pazarlama noktasında kooperatifler ve Toprak Mahsulleri Ofisi öne çıkıyor. Sevindirici olan ise, bazı kırsal mahallelerde doğrudan internet üzerinden satış yapan üreticilerin bulunması. Sivrihisar, Mihalıççık ve Alpu'da bazı köylerin e-ticareti tercih etmesi, kırsal zekanın teknolojiyle buluştuğunun kanıtı. Ancak bu örnekler ne yazık ki hala çok sınırlı. Geniş çapta desteklenmeleri gerekiyor.
Altyapı eksikliği, “ üreticinin eli kolu bağlı”
Soğuk hava deposu, mezbaha, değirmen gibi temel altyapılar oldukça yetersiz. Eskişehir'de sadece sekiz kırsal mahallede soğuk hava deposu mevcutken, mezbaha maalesef hiç yok. Et entegre tesisi ise sadece Tepebaşı'nda özel sektör eliyle işletiliyor. Tarımsal ürünlerin işlenmesi veya saklanması için gerekli altyapının bu denli eksik olması, üreticinin elini kolunu bağlıyor, ürünün değerini düşürüyor.
Kırsalın kanayan yarası eğitim ve sağlık
Eskişehir'in kırsalında eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim ciddi bir sorun teşkil ediyor. Taşımalı eğitim oranı %89,55 ile oldukça yüksek. Özellikle Han, Beylikova ve Mihalıççık gibi ilçelerde okulların kapanması, ailelerin çocuklarıyla birlikte kırsaldan göç etmesine neden oluyor. Sağlık hizmetlerinde ise kırsal mahalleler genellikle ilçe merkezlerine veya Eskişehir şehir merkezine yöneliyor. Bu koşullar, ailelerin şehir merkezlerine göç etmesine ve kırsalın giderek ıssızlaşmasına yol açıyor.
Sadece tarımsal değil, insani bir mesele
Kırsal kalkınmanın sadece tarımsal değil, aynı zamanda insani bir mesele olduğunu gözden kaçırmamalıyız. Gençlerin üretimde yer alması için sadece mali değil, duygusal ve toplumsal yatırımlara da ihtiyaç var. Kooperatiflerin sayısı artırılmalı, kırsal turizm için yeni modeller geliştirilmeli. BEBKA raporu, Eskişehir kırsalının potansiyelini açıkça ortaya koyuyor ancak bu potansiyelin hayata geçmesi için yerel yönetimlerden sivil toplum örgütlerine kadar herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.
Bugün Eskişehir'in merkezinde yükselen AVM'ler kadar, Mihalıççık'taki bir değirmenin çarkı da kalkınmanın ayrılmaz bir parçası olmalı. Çünkü kırsalın sesi kesilirse, şehrin ruhu da yavaş yavaş susar. Bu raporda yer alan veriler, sadece rakamlar değil, aynı zamanda sesini duyuramayan insanların yaşam öyküleridir.
Tarım bitmişse, gıda güvencesi de bitmiştir. Genç üretici kalmamışsa, yarının refahı yok demektir. Eskişehir'in geleceğini kurtarmak için önce kırsalı kurtarmalıyız.