2008 yılında aktif siyaset sürecimde yaşadığım bir durumu paylaşarak başlamak istiyorum.

Eskişehir merkeze bağlı Karapazardan arkadaşlarımız köye yakın bir yerde Eskişehirli bir firmanın mıcır ocağı ruhsatı aldığını, dinamit patlatmak suretiyle çalıştıklarını, bundan çok rahatsızlık duyduklarını, yolların bozulduğunu, bazı çeşmelerin kuruduğunu belirttiler.

Hiçbir girişimden sonuç alamadıklarını, seslerinin duyurulması için yardım istediklerini ilettiler.

Bende parti aracımızla ulusal ve yerel basınımızın temsilcilerini bilgilendirerek Karapazar Köyüne götürdüm.

Çevre katliamını, vatandaşların tepkilerini ve açıklamamızı yerinde tespitle kamuoyuna duyurmuştuk.

Tabi sonuç minare kılıf misaline geldi ve ruhsat alındığı için işlem devam etti.

Yalnızca o günden bugüne vatandaşlarımızın haklı taleplerinin, itirazlarının duyulmadığı ve mağduriyetlerinin bir firmanın çıkarları için görmezden gelindiği hafızamda kaldı.

Gelelim esas konuya.

Şehir gündeminde geçtiğimiz haftanın olayı,resmiyette mahalle olan ama bizim gözümüzde, gönlümüzde akrabalarımın, dostların, arkadaşların yaşadığı köy olan.

Odunpazarı İlçemize bağlı Sevinç Köyünde kapalı sistem kömür ocağı açılmasıyla ilgili sürecin başlangıcı olacak bilgilendirme toplantısıydı.

Kent konseyimizin çağrısı ve Şehir ile insanına duyduğumuz sorumluluk gereği tartışılan toplantının yapılacağı Sevinç Köyüne Derneğimizden arkadaşlarımızla beraber erken vakit gittik.

Konuya vakıf ve duyarlı köy yaşayanlarımızla beraber çok geniş katılımla gerçek anlamda bir sivil toplum ve mesul kurumlar dayanışması gözlemledim.

Hukuki süreç için çevre şehircilik il müdürü konuyu bağlamak sebebiyle bu toplantıyı ne olursa olsun yapmak derdine düşmüş vaziyetteydi.

Bunun için kendini epey zorladı.

Köylülerimiz ve sivil toplum ile şehire duyarlı hukukçular buna üst perdeden itiraz ettiler.

Çevre müdürünün o ısrarlı isteği olmadı ve halkın isteği tutanak altına aldırılarak resmiyet kazandırıldı, yani toplantı yapılmadı.

Tabiki bu durumun şehir kamuoyuna yansıması olacağı muhakkaktı.

Bunun üzerine şehir dinamiklerinden konuyla ilgili ses ve yorumlar hemen geldi.

Bir yönden hemen konu siyasi ortama çekildi.

Konuya ilk elden muhatap belediye başkanının tavrı karşı taraf tarafından eleştirildi.

Kömür madeninin gereksinim olduğu, enson teknoloji kullanılacağı, el değmiyeceği gibi uzmanlık gerektiren madencilik söylemlerini de sebeple duyduk.

Tüm düşünce ve görüşlere saygı duyarım.

Bu noktada ben şahsi düşüncemi iletmek istiyorum.

Kömür madeni denilince aklımı ne geliyor biliyormusnuz?

İlk anda Somada kaybettiğimiz 301 Maden Şehidi.

Kıdem tazminatları ödenmeyen, unutulan, ilgilenilmeyen malum şirketin mağdur ettiği işsiz kalan madenciler.

Zonguldak ve civarında kaybettiğimiz yüzlerce maden emekçisi ve onların geride bıraktıkları ilk anda aklıma ve gözümün önüne geliyor .

Ben kar amaçlı maden sahalarının masum olmadığını bilir söylerim.

Bizim madenciliğimiz maalesef kazanç önceliklidir, çalışan, çevre ve diğer etkenler sonra gelir.

Sizlere tavsiyem uygun olduğunuzda.

Maden çalışması yapılan bir yere hakim olan  yüksek bir yerden bakın yeter.

Gözlerinizle göreceksiniz ne demek istediğimi.

Bu noktada sorumlu, bilinçli, duyarlı ve Ülkenin, Milletin gereksinimleri yönünde madencilik sektörü faaliyeti yürütenleri samimiyetle tenzih ediyorum.

Sevinç Köyü konusu epey su götürecek bir duruma geldi.

Gelecek günlerde fazlaca durumlara ve konuşmaya sebep olacaktır diye düşünüyorum.

Konuyla ilgili sonuca varalım. Türkiyede madencilik istenilen seviyeye maalesef getirilememiştir. Özellikle kömür madenciliği maalesef problemlidir. Sicilinde denetimsizlikten ve hırstan dolayı acı vardır, mağduriyet vardır.

Tarım öncelikli, verimli, yoğun hayvancılık yapılan ve hayvansal ürünlerin üretildiği bir bölgede, hemen şehrin burnunun dibinde,sanki mahkemece iptal edilen Alpu Termik projesinin intikamı alınırcasına buraya bu projenin  dayatılmasının sebebi, ayrıca bir sorudur. Buradan sonuç alınamazsa sanırım aranan neyse Odunpazarı Meydanındamı bulunacak diyorum.

Tüm hemşehrilerimizi ve sizleri,saygıyla selamlıyorum.

Eskişehirin havası, suyu, insanı, bitkisi, canlısı, ağacı, kuşu değerlidir.

Sevinç Köyü bir mücadelenin adı olacaksa eğer, biz bu mücadelede şehir insanı ve çocuklarımız adına sonuna kadar olacağız Nokta

Eskişehirde, Eskişehirli kalın.