Geçtiğimiz yıl bu sütunlarda, ulaşım uzmanı Prof. Dr. Haluk Gerçek’in o meşhur benzetmesini paylaşmıştım: “Yeni yol yapmak, obez bir insanın kemerini gevşetmesine benzer; sizi tedavi etmez, sadece geçici bir rahatlık sağlar.” Eskişehir gibi büyüyen şehirlerde çözümün yeni asfaltlar dökmek değil, toplu taşımayı akıllı ve cazip hale getirmek olduğunu vurgulamıştık. Bugün gelinen noktada, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin attığı vizyoner adımların meyvelerini vermeye başladığını görüyoruz.

Kentimizin büyümesi ve yayılmasıyla birlikte, ‘ulaşım’ sadece bir yerden bir yere gitme meselesi olmaktan çıktı; bir var olma, erişebilme, dahil olabilme meselesine dönüştü. Ve tam da bu noktada, şunu net bir şekilde ifade etmeliyiz: Toplu taşıma, hiçbir belediye için ‘kar’ amacı güden bir iş değildir. Bilakis, önceden kabul edilmiş bir ‘zarar’ bilinciyle, kentin can damarını oluşturmak için gösterilen özverili, zorlu ve karmaşık bir kamu hizmetidir. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin (EBB) tüm ulaşım ağını dijitalleştirme hamlesi önemli bir vizyon.

Eskişehir’in toplu taşıma ağı artık sadece raylar ve yollardan ibaret değil; koca bir dijital ekosisteme dönüştü. Uluslararası alanda "En İyi 12 Proje" arasına girerek ödül alan bu dijitalleşme hamlesi, şehrimizin ulaşım çehresini kökten değiştirecek.

Rakamlar ne diyor?


Dijitalleşmenin etkisi somut. Günlük 110 bin yolcu taşıyan tekerlekli sistemde, nüfus artış hızından daha fazla bir yolcu artışı var. 2023’te 25 milyon olan yolcu sayısı, bu yıl 2.5 milyon daha artmış durumda. Peki bu artış nasıl sağlanıyor? Öncelikle, verimsiz eski araçları filodan çıkararak. Daha da önemlisi, dijital takip ve analiz sistemleri sayesinde. Artık her otobüs, anlık olarak izlenebiliyor; gecikme veya erken gelmeler rahatlıkla analiz edilebiliyor. Bu, sadece vatandaşa bilgi vermekle kalmıyor, ‘görünmeyen maliyetleri’ de düşürüyor.

Türk Standartları Enstitüsü, şehir içi ulaşımda durakların 400-600 metre arası olmasını önerir. Gereksiz dur-kalklar, sadece yakıt tüketimini değil, balata, disk gibi donanımsal maliyetleri de arttırır. Dijital rota optimizasyonu ve verimli zaman çizelgeleriyle, bu maliyetler kontrol altına alınıyor. Üstelik, araçlara yerleştirilen sistemler sayesinde, büyük arızalar öngörülüyor ve önceden bakım yapılarak hem güvenlik sağlanıyor hem de yüksek tamir masraflarının önüne geçiliyor.

Güven, sadece vatandaş için değil, sürücü için de bir kılavuz


Dijital takip sistemin en çarpıcı yanlarından biri, sürücü davranış analizi. Sürücüler düzenli takip edildiklerini bildikleri için daha dikkatliler. Bu, halkın toplu taşımaya güvenini pekiştiriyor. Hatta, kaza istatistikleri analiz edilerek, riskli noktalardaki otobüs güzergahları değiştirilmiş ve kaza sayısında düşüş sağlanmış.Güvenli bir sistem, toplu taşımaya olan talebi de arttırıyor.

Kentin en ücra köşesine uzanan kol


İşte tam burada, belediyecilik anlayışının özüne geliyoruz. Büyükşehir sınırları içindeki köylerde, özel servis imkanı bulunmayan yüzlerce öğrenci var. Onların okula ulaşabilmesi, EBB otobüslerinin o yollara girmesiyle mümkün. Bu hatlar, yüksek maliyetli ve az yolculu olabilir. Kar getirmez, hatta zarar yazar. Ama bu, bir belediyenin asli görevidir: Eşit ve adil hizmet. Dijitalleşme, bu hatların da verimli planlanmasını, kaynak israfını önleyerek bu sosyal sorumluluğu sürdürülebilir kılmayı sağlıyor.

Eskişehir, sadece raylı sistemde değil, tekerlekli ulaşımda da Türkiye’ye örnek bir model sunacak. Toplu taşımayı bir "mecburiyet" olmaktan çıkarıp, teknolojiyle harmanlanmış bir "konfor" haline getiriyor. Trafiği yeni yollarla değil, akıllı bir yönetimle çözmeye çalışan bu vizyon, Eskişehir’in sadece bugününe değil, geleceğine de en büyük mirastır.

Emeği geçen herkesi, özellikle de bu zorlu ve karmaşık sistemi gece gündüz demeden yöneten ekibi tebrik ediyorum.