Yazarımız İlhan Ertürk’ün ilaç sıkıntısı nedeniyle Sözcü Gazetesinden Rahmi Turan’ın Eczacıları suçlayan yazısına Es Gazeteden verdiği cevap Eczacı camiasından büyük ilgi gördü. 6500’e yakın tıklama alan yazı için Eczacılar ve Eczacı Odaları yazarımıza ve gazetemize teşekkür mesajları yolladılar
Kendisi de Eczacı olan yazarımız şunları söyledi ;
- Demek ki kanayan bir yaraya dokunmuşuz. Ne yazık ki meslek sahibi olan insanlarımıza günümüz Türkiye’sinde reva görülen aşağılayıcı ve zan altında bırakan muameleden biz de nasipleniyoruz. Eczacı kendini sürekli itilip kakılan bir gurup olarak görüyor.. Bu mesleği itibarsızlaştırmak için kurumlar, medya, Sağlık bürokrasisi ellerinden geleni yapmaktadırlar. İlaç hala yok. Gerçek olan bir olguyu neden kabullenip ilgili herkesle birlikte çözüm aranmaz da, suçlu aranmaya başlanır. ?
Konu Rahmi Turan konusu değildir aslında. O , Eczacılar için yaratılmış algının bilgisiz kurbanı. Kendi gazeteciliğini sorgulasın. Bu algı süreci yıllardır yaşanır. Sırtımızdan bedava hizmet alanlar ilk problemde Eczacıyı suçluyor. Eczacı hep versin, hiç almasın. Eczacı çok kar ediyor, Eczacı ortalığı karıştırıyor, Eczacı ilaç yokluğu yaratıyor, Hep bunlar konuşulur . Bir mahalle bakkalına, Eczacı karı kadar kazanç gösterin elini sürmez. Eczacı baskı altında , kendini ifade etmekte zorlanıyor. Sesi çıkamıyor.
İlaç sıkıntısına niye Eczacı sebep olsun. ? Eczacı reçete yapmak zorunda, yoksa batar. Depodan en fazla 90 gün vadeyle ilaç alır. Para olarak tekrar dönüşü en hızlı 180 gündür. Bu yüzden finansmanı hep açıktır. Yüzde doksanı banka kredisiyle ayakta durur. Her an ilaç fiyatlarında yapılacak indirimlerin kabusuyla yaşar. Bu çok sinir bozucu bir şey. Kendimizi mesleğimize veremiyoruz..
Rahmi Turan kendine yazık etti. Bizim için ettiği söz hakarettir. Konuyu hiç anlamamış ve bilgisi yok bu çok belli. Anlattığı şey kahvehanelere yakışır. Bunlar kulaktan dolma ezbere dramlar uydurur. Buradan sonucu da kendisi belirler ;. “Bunlar böyledir zaten ! “ Sonra da “yanlış anlaşıldım, bir kelimeyi yazmamışım, bazı eczacılar diyecektim” deyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Sorsan 40 yıllık gazeteci. Tetikçi gibi. . Hedef gösteriyor.
Biz hastayla ve halkla başbaşa kalmak istiyoruz. Eczacı ilaç kutusunun içinden çıkan prospektüsün canlı halidir. Her yönüyle bilir. Anlatır. Takip eder, bilgi verir, tarif eder, ilaç etkileşimlerini sorgular, kullanım tariflerini yorumlar, anlatır. İçine sinmemişse hastanın doktoruna ulaşmaya çalışır. .. “Gebe misin ?” diye sorulmamış hasta gelir bize. Bunlar Eczanelerde açığa çıkar. Emekli Rıza amcanın tansiyonu, şekeri, raporu, “benim mavi bir hapım vardı” sı bize aittir. Şifa bulamamış insanlar “ne yapmalıyım ?” diye gelir. Sokakta düşüp yaralanan soluğu en yakın eczanede alır. Eczacı hayatla ilgilidir, hayatın içindedir. Bu, alınıp satılan bir şey değildir.. Eczacı esnaf değildir. Uzmandır. Öyle yetişir.
Kendilerini Cami avlusuna bırakılmış gibi hissediyorlar..
Halkımız bu ön yargılardan kurtulmalıdır.. Her şeye rağmen Eczacı devletin değil , halkın eczacısıdır. Bizim örgüt olarak sıkı bir halkla ilişkiler birimi kurmamız ve her platformda kendimizi anlatmamız ve bu algıları yıkmamız gerekir diye düşünüyorum..