Yangın söndürme uçakları yok, büyük ekipmanlar yetersiz. Bu yangınlar insan gücüyle söndürülemez. Neden hâlâ insanlar yok yere ölüyor?
Yangın söndürme uçakları yok, büyük ekipmanlar yetersiz. Bu yangınlar insan gücüyle söndürülemez. Neden hâlâ insanlar yok yere ölüyor? Bu cümleyi kaç kere daha kuracağız? Ve her defasında yine geç mi kalacağız?
Seyitgazi’de alevler yükseldiğinde, gökyüzüne sadece duman değil, çaresizlik de karıştı. Çünkü orman yanıyor, biz yine aynı yerdeyiz: yetersiz, hazırlıksız, vurdumduymaz. İtfaiye erleri, orman işçileri, gönüllüler… Elinden geleni yapıyor. Ama elleriyle, bedenleriyle, umutsuzlukla savaşıyorlar alevlere karşı. Peki ya devletin gücü nerede? Peki ya yangın söndürme uçakları? Neden her yaz aynı acıyı yeniden yaşıyoruz, aynı eksikliklerle?
Bu memleketin ormanlarına layık gördüğümüz tek koruma sistemi, "rüzgar çıkmasın da kolay sönsün" duaları mı?Artık soru şu değil: Yangın neden çıktı? Soru şu: Biz neden bu yangınlara hazırlıklı değiliz? Her yaz aynı manzarayı izliyoruz: Yanmış dağlar. Boğazı yakan duman… Ağlayan köylüler, yetkililerin “kontrol altına alınmaya çalışılıyor” açıklamaları ama hiç kimse çıkıp da “Biz nerede hata yaptık?” demiyor.
Seyitgazi’deki yangın, sadece ormanı yakmadı. Vicdanlarımız da o alevlerin içinde kavruldu. Çünkü biliyoruz ki bu acılar önlenebilirdi. Uçaklar ve helikopterlerin sayısal yetersizliği yine gündemde... Yangın sezonu başlamadan önce önlemler alınabilirdi. Ama olmadı. Yine olmadı. Ve sonra diyoruz ki: “İnsanlar neden ölüyor?” İnsanlar ölüyor çünkü yangınla değil, ihmalle savaşıyorlar. Alev değil, ihmalkârlık öldürüyor. Ve o ölümün sorumlusu ormana piknikçi gidip sigara atan kadar, o yangın için yeterli önlem almayanlar...
Bu kaçıncı yaz mevsimi, kaçıncı kayıp, kaçıncı “geçmiş olsun” cümlesi? Ormanlar yanarken biz sadece seyrediyoruz. Sonra o küllerin üzerine süslü açıklamalar serpiyoruz: “Ekiplerimiz seferber oldu.” “Can kaybı yok, sadece alan zarar gördü.” Oysa zarar gören sadece alan değil, bir ülkenin doğayla bağ kurma becerisi. Bunu kabullenmemeliyiz. Bu ülkede ormanlar sadece yandığında haber olmasın. Ve bir daha kimse, yangın söndürme uçağı beklerken hayatını kaybetmesin.
Çünkü bu yangınlar insan gücüyle sönmez. Ama vicdanla belki bir gün önlenebilir.