Şu sıralar Tebaa’dan fazlaca hain çıktığından, devşirme usulüne geçilse mi acaba desem şaka gelir , ama şu anda bir çok spor dalımızda “milli” adı altında  zaten varlar…
Peki bunları nasıl seçeceğiz ?  Atalarımızdan öğrenelim  ;
 
“Papaz oğlunu ve kafir arasında aslı iyi olan kafirin oğlunu alalar. İki oğlu olanın birisini alalar. Babası anası ölüp yetim kalan oğlanı almayalar. Gözü aç ve edepsiz olur. Sığırtmaç ve çoban oğlunu dahi almayalar, zira onların her biri dağda büyümüşlerdir, edepsizdirler !. Kel olanı almaya, fodul ve geveze olur. Aceleci oğlanı almayalar kıskanç ve inatçı olur. Sureta taze şeklinde olan köse oğlanı alınmaya, fitne ve fesat ehli olduğundan başka düşman gözüne ufak gelir. Doğuştan sünnetli oğlan alınmaya, Türkçe bilen ve kafirdeyken evli olan oğlan alınmaya, yüzü gözü açık olur ve evli olan ise padişaha kul olmaz. Sanat ehli olan dahi alınmaya, zira sanat ehli olan maaş için bela çekmez. Çok uzun boylu oğlan alınmaya, ahmak olur , Çok kısa boylu olan oğlan alınmaya fitne olur. Orta boyda olan almak gerekir. “
(Askeri İsyanlar ve Darbeler. E.Afyoncu/A.Önal/U.Demir)
 
Bu vasıflar Osmanlı’da Osmanlıda devşirme asker seçiminin kriterleri . Pençik Kanunu olarak da bilinir. Gayet titiz. Titiz çünkü gayrimüslim tebaa dan geliyorlar. Sıkı eğitimden geçiriliyorlar, çok üst görevlere gelebiliyorlar. Ganimet olarak esir alınan çocuklar veya ticaret yolu ile satın alınarak seçiliyorlar. Yaşları 8-20 arası..Bu kölelerin beşte biri padişahın hakkı diğerleri orduya veya saraya hizmet amaçlı veriliyor.(Bu yüzden “Pençik Kanunu” denmiş. Penç  farsca’da  “beş” anlamına gelir) İlave olarak mesela “sarışınlardan” da seçilmiyor esmer olması şart. Savaşabilecek olanlar Yeniçeri olarak , diğerleri sarayın çeşitli hizmetlerinde kullanılıyor.
 
Devşirilecek çocuklar önce Anadolu da Türk ailelerin yanına gönderilirdi.. Burada öncelikle Türkçe ve İslam kuralları öğretilirdi. Bu işlerin bir kural ve kanuna dönüşmesi  Fatih’in babası II. Murat döneminde olmuş . İçlerinden Mimar Sinan gibi bir çok deha ve devlet adamı çıkmıştır.
 
Ülkemizde de başkaları tarafından devşirilmiş bir çok insan, grup, cemaat, dernek her ne ise mevcut. Kurtuluş savaşı yıllarında da Yunan’dan çok içerdeki asker kaçakları ve isyancılarla boğuşulduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Bunlar bize ürkütücü gelse de, zamanında farkedip, oyuna gelmeyeceğimiz bir akıl eğitimi eksikliği de su götürmez"