CHP'nin İstanbul binasında yaşananlar aslında Türkiye’nin demokrasi sınavı. Ve bu sınav, CHP’nin de en zor testi... Çünkü hangi CHP ile yola devam edileceği, ülkenin nasıl bir geleceğe yürüdüğünü de belirleyecek.
CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın önü… Polis barikatları, gözaltılar, gerginlik ve belirsizlik… Daha önce hiç tanık olmadığımız bu sahnelerin ardından akşam saatlerinde haber kanalları arasında kaybolup siyasetin şifrelerini çözmeye çalışırken, bir şey dikkatimi çekiyor: Tartışma programlarında uzun süredir unuttuğumuz bir tonu, çok tanıdık bir dili yeniden duyuyorum… Özellikle iktidar yanlısı kanalların yanı sıra bazı CHP’ye yakın mecralarda da üstelik; sürekli kendi içinde kavga eden, kapalı kapılar ardında hesaplar yapan ve bunu kamuoyuna taşıyan o “eski CHP” dili… Hatırladınız mı? Kılıçdaroğlu döneminin o çok tartışılan CeHaPe’sinden söz ediyorum tabi…
Özel’in bitmek bilmeyen sınavı…
Partinin kapatılması, genel başkanlığın iptali, kayyum tartışmaları derken, Özgür Özel’in yeni bir sınavı daha oldu; şimdi de parti içi fay hatları…. Akşam izlediğim bazı yorumcular, Özel’in il binasında olmamasını “liderlik eksikliği” olarak eleştiriyordu ancak ben tam aksini düşünüyorum; Özel’in kuruluş yıldönümü etkinliklerine katılması, mitingleri güçlendirmesi, kavganın merkezinde değil, çözümün sahasında durması bence bilinçli bir tercih! Çünkü toplumun beklentisi çok net: Sürekli kendi içiyle uğraşan değil, ülkenin sorunlarına çözüm üreten, umut veren bir CHP ve tablo aslında çok da umutsuz değil; CHP, halen anketlerde AKP’nin önünde Di-En anketlerine göre fark neredeyse yüzde 10. Erdoğan’ın artık en beğenilen lider olmadığını gösteren veriler de dikkat çekici… Ancak bu yine Özel’e ağır bir sorumluluk yüklüyor: Umudu diri tutmak.
Kılıçdaroğlu'nun sessiz itirafı...
Gelelim Kılıçdaroğlu’na… istemesem de ona bir paragraf ayırmak zorundayım… Ülke yangın yeriyken, CHP bu haldeyken Kılıçdaroğlu ne yapıyor dersiniz? Susuyor, bekliyor, bizim gibi evinde öylece izliyor, duruma göre pozisyon alacağı anı gözlüyor… Bu suskunluk aslında çok şey anlatıyor; CHP’nin yıllardır neden kendi içindeki iktidar mücadelesini ülke iktidarının önünde tuttuğunu anlatıyor mesela… Bu suskunluk, aynı zamanda bir itiraf niteliğinde, evet belki muhalefetin en kritik döneminde CHP’yi savunmasız bırakıyor gibi görünebilir ama değişimin ne kadar doğru bir karar olduğunu da gösteriyor.
Peki hangi CHP umudu diri tutacak? Asıl soru bu. CHP, tüm bu krizleri geride bırakıp ülkenin sorunlarına odaklanarak yeniden umut olabilir mi? Özgür Özel’in liderliğinde bu potansiyel var, ancak bu yol hiç kolay değil. Bugün yaşananlar, sadece bir “polis ablukası” değil; Türkiye’nin demokrasi sınavı. Ve bu sınav, CHP’nin de en zor testi… Çünkü hangi CHP ile yola devam edeceğimiz, aslında ülkenin nasıl bir geleceğe yürüdüğünü de belirleyecek.