Gülmek insanoğluna bahşedilmiş en önemli eylemlerden birisidir. Öyle ki, her insanın yüzüne yakışan en güzel ifadedir gülmek, gülümsemek...
Dr. Michael Titze, 1950’li yıllarda insanların günde 18 dakika, şimdilerde ise 6 dakika gülebildiklerini tespit etmiş. Yine Amerika’da çocuklar günde 400 kere, yetişkinler ise sadece 15 kez gülebiliyorlarmış.
Peki ya, neden? Acaba insanoğlu zamanla gülmekten neden vazgeçiyor?
Belki de gülümsemenizin o ciddi imajınızı zedeleyeceğini düşünüyorsunuz, ya da gülmek için mutlaka komik bir şeylerle karşılaşmayı umuyorsunuzdur, kim bilir?
Şimdi hep beraber bunları irdeleyelim, ne dersiniz?
Düşününce gülmenin, gülümsemenin insana o kadar çok faydası var ki, hangisinden başlasam bilemedim.
Öncelikle gülmek; mutluluk hormonunun yani endorfinin salgılanışını sağlarken acılarınızı hafifleterek ruhsal yönden rahatlamanıza yardımcı olur. Sindirim sisteminizin düzenli olarak çalışmasını destekler. Sinirlerinizi gevşeterek negatif duygularınızı azaltır. En önemlisi de insanlarla iletişim kurmanızı kolaylaştırır. Gülümsemek sihirli bir değnek gibidir. Gerçek bir gülümseyişinizle bulunduğunuz ortamdaki bütün o soğuk havayı ortadan kaldırarak etrafınıza neşe yayabilirsiniz.
Peki ya; sadece bir dakikalık içten bir kahkahanızın, 10 dakika süreli kürek çekmeye eşdeğer olduğunu biliyor muydunuz? Kahkahalarla gülmenizin bütün iç organlarınıza masaj yaptığını ve yine yüzünüzdeki 17 adet kas ile göğüs, karın ve omuzlarınıza jimnastik yaptırdığını tahmin edebilir miydiniz?
Düşününce nasıl da şaşırıyorsunuz, bu kadar çok faydası olan gülmekten nasıl olup da böylesine uzak durduğunuzu anlamakta güçlük çekiyorsunuz değil mi? Acaba neden gülemiyorsunuz yoksa gülebilmek için birilerinin sizi güldürmesini mi bekliyorsunuz?
California Üniversitesi’nden insan duyguları ve bunların yüz ifadeleri üzerindeki çalışmalarıyla ünlü bir psikolog olan Dr. Paul Ekman ise Science’daki bir makalesinde diyor ki; “Eğer bir insan, gerçekten o duyguyu hissetmese de, yüz hatlarını o duyguyu hissettiği anki durumuna getirirse, vücudu o duyguyu hissediyormuşçasına tepkiler verir. Yani kalp atışları ve kan basıncı o duruma uygun tepkiler gösterir. Kaşlarını çattığında ise beyni buna neden olan durum gerçekten varmış gibi tepkiler gösterir ve ona uygun sıkıntılı ruh haline bürünür.'' Yani demek istiyor ki; nasıl hissetmek istiyorsanız, sanki öyleymiş gibi davranmalısınız. Kısacası hüzünlenirseniz mutsuz, gülümserseniz mutlu olursunuz demek istiyor. Bunları uyguladığınızda beyninizdeki ayna nöronlar devreye girip sizi hissetmek istediğiniz ruh haline sokuyormuş, ona göre...
Eskilerin dediği gibi, gülümseye gülümseye kendini unuturmuş insan. Tabi ki gülünce derdini, kederini unutur. Unutmanın en sağlam yolu gülümsemektir. Gülümseye gülümseye kendinizi mutlu hissedersiniz. En sonunda ise mutlu olduğunuz için gülümsemeseniz de gülümsediğiniz için mutlu olmaya başlarsınız.
Bir de gülümsemek için 14 kaloriye, kaşlarınızı çatmak için ise 72 kaloriye ihtiyaç duyuyormuşsunuz. İşte sadece bu yüzden bile kolay olanı seçmelisiniz, zor olanı değil...!
Şunu da unutmayın ki; en önemlisi ve en kıymetlisi de hayatı gerçekten özümsemiş bir insan için olgunluk belirtisidir gülümsemek. Bazen öfke, bazen aşk, bazen de kelimelerin kifayetsiz kaldığı durumlarda Nâzım Hikmet'in dediği gibi ''Adaleti bozuk düzene sessiz bir küfürdür'' gülümsemek. Bir tür savunma mekanizması belki de... Ama yine de altın bir anahtardır gülümsemek... Kocaman ve samimi bir gülüşün açamayacağı hiç bir kapı yoktur.
Ne demiştik ? İnsan gülebildiği kadar insandır.
Peki ya, mutlu mu olmak istiyorsunuz?
Her daim gülün, gülümseyin, gülümsetin efendim!