Bir çırpıda heyecanla, gururla okudum. Eskişehir bir kadın yazar kazandı. Birçok öyküsü ödül alan sevgili Münevver İzgi öğretmenimiz,Savruluşlar kitabını okurken zaman zaman içinde buldum kendimi.
Size Savruluşlar Kitabından, kısa kısa alıntılar yaptım. Mutlaka okumalısınız. Kitabı alıp okuduğunuzda sizlerde kendinizden bir parça bulacaksınız. Bence bu daha başlangıç Münevver Öğretmen kim bilir bizlere daha neler verecek. Okuru bol olsun, derler yeni kitap çıkınca, Bende bu kitap okunur diyorum.
Babam!... Canım babam
‘Okuyacak benim kızım’ diyor babam.’Karışmayın siz ona.’Sevgiyle parlıyor gözleri. Ceketimi satar gene okuturum ben onu!’
Ceketi para etmiyor oysa. Ceketinin içindeki de…
Bedenime küsüyorum. Küslüğüm kafesinde çırpınıyor.
Düşlerim darmadağın!
Korkular büyüyor içimde. Geçmişle geleceğin hesaplarına dalıyorum. Aşıp geldiğim dağları, Elma bahçelerini, badem ağaçlarını, ahlatlı bozkır tarlalarını özlüyorum.
Geride bıraktığım anıların içinde gitgide büyüyen boşluk acaba bir babadan arta kalan alacakaranlık mı? Eski kerpiç evleri, tozlu, yarı karanlık dükkânları, akasya ağaçlarının gölgelediği; kadınların güğümlerini, testilerini doldururken gülüşüp söyleştiği, yavukluların buluştuğu çeşmeli kasaba meydanında bozkır güzellemesi olarak bıraktık onu.
 Öyküler, Yürek çırpınışlarının sonsuzluktaki yankısından başka nedir ki?
Bir kalemden dökülürken, kim bilir kaç yaşam esintisinin dokunuşu, yalvarışı ve okşayışıdır.