Söze Erel Breda' nın şu şiiri ile başlayalım mı ?

“Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek''
Dediği gibi şairin;
O telaşla bırakın Paris yolunda ılık
Rüzgarla taramayı saçlarınızı
Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz…
Gözümüz saatte söyleştik hep,
Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık

Hep yetişilecek bir yerler vardı…
Aranacak adamlar, yapacak işler…
Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin tersine bulaştı…
Başkalarının hayatı, bizimkini aştı.

Kor karanlıkta çalar saat sesi yerine;
Kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu
Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini
Ha babam erteledik.

20' li yaşlardayken 30' lara kurduk saatin alarmını,
30' larımızda 40' lara, belki sonra 50' lere
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat
Kuşlukta uyanma fırsatı sunduğunda size,
Artık uyku girmez oluyor gözlerinize…

Doyasıya söyleşmek,
Telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda,
Söyleşecek, sevişecek kimsecikler kalmıyor
Yanınızda…

Özenle sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz;
Vakit gelip sandıktan çıkardığınızda,
Bir de bakıyorsunuz ki,
Tedavülden kalkmış…

Aslında  söyleyebileceklerimin özeti  bu. Ama bu nasıl olacak.?

Keşişin biri, Zen ustası Ummon'a sormuş:

- Yolu nasıl bulacağım usta?   Ummon cevap vermiş:

- Yürü…

Bütün mesele bu. ''Yürü''… Yürüyeceğiz,  sevdiğimizle doyasıya sohbet etmek, kızarmış ekmek kokuları arasında sevgili busesi ile uyanmak, saate bakmadan, söyleşebilmek. Hayallerimize doğru yolculuk fikrini bir an bile aklımızdan çıkarmadan...

Belki de ertelemek korkmaktır. Nasıl bırakacağız tüm alışkanlıklarımızı, bizden beklenenler için koşuşturmayı, başkalarından sorumlu olmayı .?  İçine hapsolduğumuz fanusun içinden nasıl çıkacağız ? Hamster fareleri gibi dönen bir çarkın üstünde hep aynı yerde koşarak bir yere varabileceğimizi ummak... Çark  hızla döner ama o bir adım ilerleyemez.

Cesaret dostum. Cesaret... Ertelenmesi gerekenleri erteleyin önce. Bırakın koşuşturmayı arada bir durup hayallerinizi gözden geçirin, bırakın elinizdeki işi arkanıza yaslanın derin bir nefes alın hayalinizi, sevgilerinizi  hatırlayın... Ve onlar için her gün bir tuğla koyun bir yere, her gün bir ilmek atın örgüye.. ''Yapabilirim''i hiç aklınızdan çıkarmayın... Akıntıya kürek çekmektense , küreği akıntıya karşı kullanmak.. Bu mümkün. Cesaret dostum..

Yorulsak da yorgunluk bizi hırslandırmalı. İnançla, ısrarla, ümitlerimizi  unutturacak yoğunluk ve aşırı sorumluluk duygusundan elimizden geldiğince uzak durarak...

Evet; umudumuzu kaybetmeden, inançla hayallerimize doğru yürüyoruz...

Bir şeyleri yitirsek bile, vazgeçmeden inançla...Unutmamalıyız ki,  ''her bitiş bir başlangıçtır.''

Behçet Necatigil'i hatırlayın...

Ertelediğimiz sevgiler bir gün hesap sorar bizden!.

Hayallerinizi, sevgilerinizi, yapmak istediklerinizi ertelemeyin.

Gerçekleşmesi için nedenler yaratın.

Zamanı ıskalamayın !!