Madem ki Şubat, Aşk'tan söz etmeli değil mi ?
Bir zamanlar; Mutluluk, Üzüntü, Kibir ve Aşk gibi bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir adacık varmış.
Bir gün burada yaşayan duygulara, adanın batmakta olduğu haberi gelmiş. Bu haber üzerine duygular, bir an önce adayı terk etmek için hazırlıklara başlamışlar. Aşk ise kılını bile kıpırdatmadan, umudunu yitirmeden belki ada kurtulur diye sessizce beklemeye başlamış. Hiç bir hazırlık yapmayan Aşk, adanın batışına ramak kala panikle, ''yardım istemeliyim, yoksa öleceğim'' diyerek harekete geçmiş.
Şöyle bir bakmış etrafına, zenginliği görmüş.
Zenginlik, çok büyük bir tekneyle yanından geçiyormuş.
Seslenmiş.
- Zenginlik, beni de yanına alır mısın?
Zenginlik demiş ki;
- Hayır, alamam. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, ne yazık ki senin için hiç yerim yok.
Reddedilen aşk hemen, çok güzel bir yelkenliyle yanından geçen Kibir’den
yardım istemiş.
- Kibir, lütfen bana yardım eder misin ? Ada batıyor. Lütfen beni de yanına al kurtar.
Kibir cevap vermiş:
- Sana yardım edemem. Sırılsıklam olmuşsun, yelkenlimi kirletirsin.
Tekrar reddedilen Aşk, o anda yanından geçen Üzüntüyü görmüş, bu sefer de
ondan yardım istemiş.
- Üzüntü, seninle gelebilir miyim ?
Üzüntü;
- Of Aşk! O kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var, seni alamam.
Son olarak Mutluluk, Aşk’ın yanından geçiyormuş, o kadar mutluymuş ki, Aşk’ın
seslendiğini duymamış bile.
Tam umudunu yitirmişken yaşlı birinin kendisini çağırdığını duymuş.
- Hadi gel, seni yanıma alacağım.
Sevinçle koşmuş bizim ki.
Yaşlı kişi, onu yanına almış ve yakındaki bir kara parçasına kadar sağ salim götürüp bırakmış, sonra da hızlıca yoluna devam etmiş.
Aşk kurtulunca kendini o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, kendisini yanına alanın kim olduğunu sormayı akıl bile edememiş.
Aklı başına geldiğinde gidip o kişiyi ‘Bilgi’ ye sormuş;
- Bana yardım eden kimdi Bilgi ?
Bilgi, gülümseyerek cevap vermiş;
- Onun adı, ‘Zaman’dı.
- Zaman mı ? Acaba neden bana yardım etmiş olabilir ?
Bilgi, tekrar gülümsemiş:
- Çünkü sadece ‘Zaman’, Aşk’ın kıymetini anlayabilir.
***
Şimdi hep beraber bakalım, kıymetinin anlaşılabilmesi için zamana ihtiyaç duyan Aşk nedir, acaba ? Sanırım bu sorunun cevabını vermek, o kadar da kolay değil.
Aşk'ın ne olduğunu anlamanıza yarayan her türlü açıklamaya aşk deseniz de aşkın tarifi yoktur. Çünkü, Aşk'ı aşk yapan tarifsizliğidir. Belki de aşk öyle, tanımı yapılabilecek kadar basit bir şey bile olmayabilir.
Elbette ki herkesin aşkı kendine özeldir. Durum böyle olunca tanımlamak da zor tabii...Aşk belki de dünyanın en büyük mutluluğuyla, en derin acısından oluşmuş, ölümün en saf halidir, kimbilir.
Aşk nedir sahi?
Aşk; sabırdır, inançtır. Başka bir bedende kendi ruhunu bulmak, koşulsuz sevebilmek yeteneğidir. Özlemektir, deli gibi özlemek. Sevmektir aşk, çok sevmektir. Akıl sınırlarını zorlayacak kadar da gerçekdışıdır.
Aşk bilinçsizliktir. Siz hiç aşık olup da bilinci yerinde olan birini gördünüz mü? Aşık olmaya karar verilmez, aşık olacağınız kişiyi seçemezsiniz. Aşık olacağınız yer ve zamanı kestiremezsiniz. Sadece aşık olursunuz o kadar.
Aşk, bilerek aptallaşmaktır.
Öyle ki; Aşk insanı yüceltir, yüceltir, en tepelere çıkartır. Sonra bir an gelir, aynı hızla yerin dibine geçiriverir. Aşk da denge yoktur. Uçlarda yaşamak, sevgilinin hoş olmayan bir bakışıyla mutsuz olmuşken tek bir sözüyle mutluluktan havalara uçmaktır aşk.
Bir çok şairin şairliğinin sebebidir aşk...
Benim için mi ? Benim içinse,
Turgut Uyar' ın, o muhteşem dizeleridir.
''göğe bakalım''
Aşk olsun, her daim 'aşk' olsun...
Aşk'a inanmayanlara da 'aşkolsun' efendim...