Yatırımlar bir lütuf değil, bu kentin hakkıdır. Hükümetin Eskişehir’e yaptığı her hizmeti büyük bir cömertlik gibi anlatması, aslında bir başka gerçeği örter: Bu şehir hak ettiğini alamıyor. Şehrin hakkını almak, yatırım dilenen bir pozisyonda değil, hakkını talep eden bir duruşla mümkün olur. Meclisin bunu hatırlaması gerekiyor.
Son Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde bu hafta bir kez daha “yatırımlar” konuşuldu. Konu, hükümetin Eskişehir’e yaptığı hizmetlerdi ama ortaya dökülen rakamlar ne yazık ki halkın gerçeğini yansıtmıyordu. AK Parti Meclis Üyesi Ahmet Sivri, son 22 yılda Eskişehir’e 367 milyar TL’lik yatırım yapıldığını söyledi. Kağıt üstünde etkileyici duran bu rakamlar, sokakta yaşayan vatandaşın gözünde çok da anlam ifade etmiyor.
TOKİ konutlarından emniyet müdürlüğüne, millet bahçesinden şehir hastanesine kadar örnekler sıraladı Sivri, ancak ne gariptir ki, bu yatırımlar anlatılırken, Ayşe Ünlüce’ye bir anlık dil sürçmesiyle “bakanım” diye hitap edilmesi, gündemin tonunu belirleyen ilginç bir ayrıntı oldu. Ünlüce bu hatayı esprili şekilde karşıladı: “Bu bir dil sürçmesi olabilir ama belki bir işarettir.” dedi. Evet, belki de Eskişehir’in gerçek ihtiyacı sadece yatırım değil; yönetime halkın içinden çıkan, halkın neye ihtiyacı olduğunu bilen bir akıldır.
367 milyar TL büyük görünebilir ama bu, 22 yıla yayılmış bir rakam. Eskişehir, Türkiye'deki iller arasında sondan beşinci sırada. Yani en az yatırım alan şehirlerden biri... Bu bilgiyi Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce aktardı...
Yatırımlar bir lütuf değil, bu kentin hakkıdır. Hükümetin Eskişehir’e yaptığı her hizmeti büyük bir cömertlik gibi anlatması, aslında bir başka gerçeği örter: Bu şehir hak ettiğini alamıyor. İlçe yolları yapılmamış, mahallelerde okul yok, spor tesisi sıralamasında sonlardayız. Tarımda, hayvancılıkta sorunlar büyüyor, ama çözüm yerine katalog ile hizmetleri saymak bizi gerçek sorunlardan ve dolayısı ile çözümden uzaklaştırıyor.
Ayşe Ünlüce’nin "Kırmızı okyanusta kavga ederek değil, mavi okyanusta çözüm arayarak ilerleyelim" sözü ise; bu meclisin ve kentin kaderini değiştirecek bir öneri olablilir mi? 22 yıldır süregelen hükümet ve yerel yönetim arasındaki hizmet tartışmalarının çözümü suçlu aramakta değil, çözüm için birlikte ne yapılabileceğinin sorgulanmasında olabilir mi? Yine unutulmamalı ki bazen kırmızı okyanusta bile yüzmek zorunda kalırsınız, çünkü sessizliğiniz adaletsizliği büyütür.
Eskişehir halkı artık ‘kaç okul yapıldı’ değil, ‘neden hâlâ bu mahallelerde okul yok’ diye sormak istiyor. Yatırım istiyor, ama gerçek yatırım. Şehrin hakkını almak, yatırım dilenen bir pozisyonda değil, hakkını talep eden bir duruşla mümkün olur. Meclisin bunu hatırlaması gerekiyor.