Dünkü Büyükşehir Belediye Meclisi’ni izledim bir süre…
Sözüm ona sıradan bir oturumdu; raporlar, gündem maddeleri, oylamalar... Ama mesele bu değil.

Asıl dikkatimi çeken Başkan Ayşe Ünlüce’nin meclisi yönetme tarzıydı. Öyle uzun uzadıya, cümle aralarında kaybolunan, “bu ne zaman bitecek” dedirten raporları sevmiyor belli ki. Pratiklikten yana. “Hadi, toparlayalım” diyen bir tavrı var. Ama bu “acele” değil, iş bitirme arzusu. Belli ki o, işlerin hızlı ve sorunsuz ilerlemesini istiyor. Bürokrasiyle dans değil, çözümle netice derdinde.

Bunu yalnızca sözlerinden değil, meclisteki temposundan da anlıyoruz.
Öyle ki…
Bazı AK Partili meclis üyeleri, hız karşısında yer yer bocaladı. Reddettikleri bir maddenin hemen ardından otomatik refleksle eller havaya, “kabul” oyu verdiler birkaç kez. O kadar seri gidiyor ki Başkan, oturum bir ara sanki prova edilmiş bir tiyatro gibi akmaya başladı.

Ama işin en ilginç anı neydi biliyor musunuz?

Ünlüce, çoğunlukla geçen maddeler sırasında AK Partili sıralara dönüp gayet sakin ama hafif bir tebessümle:
“Bu maddeyi siz red vermiştiniz, sonra el kaldırın” dedi.
Bir orkestra şefi gibi…
Kimin ne zaman hangi notayı çalacağını biliyor, yönlendiriyor, hızlandırıyor.

Hem hâkim hem yönetici hem de izleyenleri sıkmayan bir tempo…
Bu üslup; klasik, sıkıcı, uzayıp giden meclis oturumlarının dışına çıkıyor. Belki de yeni dönemin “meclis dili” budur, kim bilir?

Ama bir şey çok net:
Ayşe Ünlüce sadece koltukta oturan biri değil, aynı zamanda ritmi belirleyen kişi.

Ve belli ki bu şehirde sadece gündem değil, artık tempo da değişiyor.