Kıbrıs’ta eğitim, hem bireyin hem toplumun yeniden ayağa kalkma aracı, açıköğretim ise; sadece bir diploma değil, zamana, mekâna ve imkânlara karşı koyabilme gücü...

Kıbrıs… Türkiye’den yalnızca 1 saatlik bir uçuş mesafesinde ama yıllar süren hikâyelerle dolu bir ada. Lefkoşa’nın kalbinde bir mezuniyet töreni izledim geçtiğimiz günlerde.

Anadolu Üniversitesi’nin Lefkoşa Kampüsü’nde gerçekleştirilen mezuniyet töreni, sadece diplomaların verildiği değil; emeğin, umudun ve yeni bir yaşama atılan ilk adımların heyecanının olduğu bir buluşmaydı. Bu coşkulu kalabalığın ortasında, aslında adanın sessizce fısıldadığı bazı gerçeklikler de kulağıma çarptı. Mezuniyet sahnesine çıkan gençlerin gülümseyen yüzlerinde, bir yandan da "şimdi ne olacak?" sorusunun gölgesi vardı.

Eğitim, Bir Umut Kanalı

Anadolu Üniversitesi’nin KKTC’deki varlığı, özellikle uzaktan eğitim yoluyla fırsat eşitliği sunması bakımından önemli. Eğitim, Kıbrıs’ın sosyal dokusunda hâlâ en güvenilir çıkış yollarından biri olarak görülüyor. Gençlerin büyük kısmı öğrenimlerini çalışarak, çocuk büyüterek veya farklı ülkelerle bağlantılı bir düzen içinde sürdürüyor. Üniversite diploması burada yalnızca bireysel bir başarı değil, kimi zaman bir ailenin birlikte taşıdığı yükün hafiflemesi, bir soyadının yeniden gururla anılması anlamına geliyor.

Ekonomik Çelişkiler, Sosyal Sessizlikler

Kıbrıs’ın iki yakası arasında ise hâlâ aşılmaz çizgiler var. Lefkoşa, belki de dünyanın son bölünmüş başkentlerinden biri. Kuzey’de Türk Lirası’nın getirdiği alım gücü kaybı, hayat pahalılığıyla birleşmiş. Güney’de ise Euro bölgesi olmanın getirdiği görece bir refah var; ama kapılar yine de herkese açık değil. Sokakta esnafın yüzü gergin; bir gün iyi, üç gün kötü. Gençler arasında işsizlik yüksek, devlet kadroları sınırlı, özel sektör ise ya yetersiz maaşla ya da güvence eksikliğiyle anılıyor. Tüm bu tabloya rağmen, insanlar umut etmeyi sürdürüyor. Mezuniyet töreninde de en çok duyduğum kelime “çabaladık” oldu. Çaba, burada başarıdan bile önemli. Çünkü bir şeyi oldurmak, sadece istemekle değil, birçok sınırı aşmakla mümkün hale geliyor. Bu noktada alınan diplomaların anlamı mezun olan öğrenciler için yeni bir yaşam, yeni iş olanakları, yeni hayaller ve iyi bir gelecek olabiliyor…

Kıbrıs’ta eğitim, hem bireyin hem toplumun yeniden ayağa kalkma aracı. Ama bu aracı güçlü kılmak için daha adil ekonomik yapılar, daha çok istihdam ve daha fazla sosyal destek şart. Ada küçük olabilir ama içinde taşıdığı meseleler büyük. Tıpkı o gün sahnede bir çocuğuyla birlikte diploma alan annenin bakışlarındaki anlam gibi... Anadolu Üniversitesi’nin Kıbrıs’taki varlığı, özellikle açıköğretim sistemiyle sunduğu fırsat eşitliği açısından önemli. Eğitim, bu adada hâlâ en güvenli çıkış yolu olarak görülüyor. Ve bu çıkış yolu, her yaş grubuna açık. Çünkü açıköğretim, sadece bir diploma değil; zamana, mekâna ve imkânlara karşı koyabilme gücü. Anadolu Üniversitesi’nin sunduğu uzaktan eğitim modeli, hayatın tam ortasında eğitimi mümkün kılıyor. Kimi zaman gecenin bir vakti, kimi zaman çocuğunu uyuttuktan sonra; insanlar ders çalışıyor, sınavlara giriyor, hayallerine bir adım daha yaklaşıyor. Okul sıralarında değil belki ama hayatın ortasında öğrenmeye devam ediyorlar.

Bir Kep Sembol Olabilir mi?

Mezuniyet töreninde havaya atılan kepler ise; yalnızca akademik bir geçiş ritüeli değil, bir çeşit ispat: "Yaptım", "başardım", "geleceğe sözüm var" demenin sessiz ama güçlü ifadesi aban kalırsa... O keplerin düştüğü yerde umut var. Ve belki de biz gazetecilere düşen görev, o umudu yazmak kadar; onu var eden zorlukları da unutturmamak.