Eskişehir, yüzeyde sakin ve güvenli bir şehir gibi görünse de, aslında yerin altında tam 1.500 yıldır uyuyan bir fay hattı bulunuyor. Bu sessizlik, kimi zaman “tehlike geçti” diye yorumlanır; oysa bilim insanları bunun tam tersine işaret ettiğini söylüyor: Uzun süredir susan faylar, genellikle biriken gerilimin yüksek olduğu hatlardır.

Son yıllarda Osmangazi Üniversitesi Paleosismolojik Laboratuvarı tarafından yürütülen çalışmalar, Eskişehir ve Türkiye için kritik öneme sahip. Çünkü bu laboratuvar, yalnızca klasik jeolojik incelemelerle yetinmiyor; geçmiş depremleri gün yüzüne çıkaran hendek kazıları yapıyor, lazer tarama ve ortofoto teknikleriyle fayların milimetrik hareketlerini bile takip ediyor. Üretilen 3 boyutlu modeller ise deprem planlamasında büyük bir kolaylık sağlıyor. Bu sayede bugün Eskişehir’de “nerede, ne zaman, ne olabilir?” sorularına her zamankinden daha net yanıtlar verilebiliyor.

Eskişehir Osmangazi, Afyon Kocatepe ve Dokuz Eylül Üniversitelerinden değerli bilim insanları, İsmet Elma, Mirza Agha Safarov, Volkan Karabacak, Çağlar Özkaymak ve Ökmen Sümer'in 2025 Agustos ayında Türkiye Jeoloji Bülteni'nde yayımlanan makalesi, Eskişehir Fayı'nın en kritik bölgelerinden biri olan Batı Segmenti'nin (Segment-1) deprem potansiyelini paleosismolojik veriler ışığında masaya yatırdı. Sade bir dille ifade etmek gerekirse, jeoloji bilimi, bu fayın geçmişte ne zaman kırıldığını araştırarak geleceğe dair riskleri ortaya koyuyor.

Bu çalışmalar, özellikle Eskişehir Fay Zonu’nun Batı Segmenti için alarm niteliğinde sonuçlar ortaya koydu. Bilecik'in Erikli Mahallesi’nden başlayıp Eskişehir’in Kandilli Mahallesi’ne kadar uzanan yaklaşık 19 kilometrelik bölüm, 6.5 büyüklüğünde yıkıcı bir deprem üretme potansiyeline sahip.

1.500 yıldır sessiz olan fay

Paleosismolojik kazılarda ortaya çıkarılan verilere göre bu segmentte son büyük deprem MS 542 civarında, yani yaklaşık 1.500 yıl önce meydana geldi. Bu, fayın uzun zamandır enerji biriktirdiğini gösteriyor. Bilim insanlarının hesaplarına göre bu süre boyunca fay hattında yaklaşık 67–81 cm’lik bir gerilim birikimi oluşmuş durumda. Bu da tek bir kırılmayla 6.5 büyüklüğünde bir deprem anlamına geliyor.

En riskli yerler nereleri?

Bu fay hattı, Eskişehir’in güneyinden geçerek doğrudan bazı yerleşimleri etkiliyor:

  • Bozüyük (Bilecik)
  • İnönü (Eskişehir)
  • Kandilli ve çevresi
  • Çukurhisar hattı

Bu bölgeler hem nüfus yoğunluğu hem de sanayi tesisleri nedeniyle depremden en çok etkilenme potansiyeli olan yerler.

1956 depremi unutulmasın

Eskişehir'de en son büyük deprem 1956 yılında meydana geldi ve 6.5 büyüklüğündeydi. Bu deprem bile tek başına şehrin deprem gerçeğini hatırlatmaya yeterli. Ancak bugün riskin daha büyük kısmı, Batı Segmenti’nin uzun süredir sessiz kalmasında yatıyor.

Harekete geçme zamanı

Osmangazi Üniversitesi Paleosismolojik Laboratuvarı’nın çalışmaları yalnızca akademik birer rapor değil; şehir için hayat kurtaran yol haritaları.

Bu sonuçların ardından karar vericilerin—belediyeler, ilgili kurumlar ve merkezi yönetim—artık bekleyecek zamanı yok. Yapılması gerekenler çok açık:

  • Riskli yapıların envanteri çıkarılmalı, güçlendirme çalışmaları hızlanmalı.
  • İnönü–Bozüyük hattı başta olmak üzere yerleşim planları güncellenmeli.
  • Halk deprem konusunda bilinçlendirilmeli, bireysel hazırlıklar artırılmalı.
  • Sanayi tesisleri için deprem dayanıklılığı denetimleri sıkılaştırılmalı.

Depremi engelleyemeyiz, ama etkilerini azaltabiliriz. Bunun yolu da bilimin gösterdiği yoldan yürümektir.
Şunu unutmayalım:

Deprem öldürmez, hazırlıksızlık öldürür.

Eskişehir’in altındaki fay uyumuyor; sadece bekliyor.
Ve bu bekleyişin ne zaman biteceğini bilmiyoruz.

Şimdi harekete geçme zamanı.