Çarşamba’yı sel aldı, bir yar sevdim el aldı aman aman…

Yoksul bir ailenin oğlu Ahmet ile alımlı bir kız Melek’in Çarşamba Ovası’nda, Yeşilırmak’a uzanan Abdal deresinin kıyısındaki köyde yaşadıkları hazin aşk hikâyesini anlatan acı yüklü türküyü, Çarşambalı rahmetli Yıldıray Çınar ülkemiz genelinde meşhur etmiş, aynı adı taşıyan 1970 yılında çevirdiği film ile verimli topraklara sahip ilçenin tanınırlığını arttırmıştır.

Ordu’nun ilçesi olan değil, günlerden Perşembe ve Samsun Çarşamba Havalimanı’ndayım. Bardaktan boşalırcasına deyiminin hafif kaldığı, gecenin karanlık perdesinin sabah vakti olsa da, henüz açılmadığı saatlerdeyim.

Bafaş otobüsünden indim ve hızlı adımlarla salona geçiş sırasına girdim. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan buraya gelirken ötmeyen ayakkabılarım, öttü. Haydi, şirinler rengindeki galoşları giydim ve tıpış tıpış geçtim salona. Arkamdan, kuş sürüsü varmışçasına ötüşler ara ara devam etti. Günde tahmini 150-200 kişinin coronavirüse bağlı vefat ettikleri düşüncesi içinde, acaba kaç kişi olacağız bu Airbus Boeing 737’de dedim ve gözlerimle saydım. Yaklaşık 150. Takdir ilahi…

Temeli 1994’te Başbakan Tansu Çiller tarafından atılan, 15 Aralık 1998’de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Mesut Yılmaz’ın resmi açılışını yaptığı havalimanında, bir süre sonra anonslar başladı. Uçak ile aynı hizayı paylaşarak kendisini gördüğümüz, futbol sahasından küçük 2 numaralı salonda, 50 civarında insan bilet kontrol sırasına geçti saniyeler içinde. Kuyruğun sonundaki vatandaşlar X-Ray kısmına çok yakın hale gelmişti ki, güvenlik görevlisi bir adam: “Sıraya girmenize gerek yok. Hepiniz aynı uçağa binip, gideceksiniz zaten!” dedi. Kimseden çıt yok.

Az sallantılı, bol yağışlı yolculuğum İstanbul, Bursa ve Eskişehir güzergâhı ile sona erdi. Benim ekose şemsiye rüzgârdan etkilenmiş olacak ki, direği kırıldı. 77 yaşındaki Erkan amcanın yerini tarif ettiler, gittim ve yaptırdım. Çarşı içindeki dükkânı ararken, bugüne dek şahit olmadığım manzaralar ile karşılaştım.

Döviz bürolarının önünde kar-yağmur-soğuk demeden genci, yaşlısı çok sayıda insan kuyruk oluşturmuştu.

Mudanya’da çocukluğumda Ramazan ayındaki pide sıralarım aklıma geldi.

Canım ülkemde dövize ne kadar bağımlı hale geldik! Zemherinin kapıda, bitmek bilmeyen pandeminin ortasında, asıl kıymetli olan canımızı düşünmeden,

Nereye Gidiyoruz?

Nereye mi? Üçüncü doz aşımızı vurulmaya. O gün, sosyal medyada son kullanma tarihi 2021.12.09 Biontech aşılarının yapıldığını paylaşanlar olmuştu. Ne çıkacak bahtımıza düşüncesiyle yola revan olduk eşimle.

Geçmişte gıda güvenliği üzerine ürt, skt, parti no gibi uygulamanın içinde eğitimci ve denetçi olarak çalıştığımdan dolayı aşinayım. Aşı odasının önüne geldiğimizde, iki arkadaşımız ile karşılaştık. Formlarımızı doldurduk ve beklemeye koyulduk. Az sonra arkadaşımızın biri içeri girdi, lakin bir türlü çıkamadı. Öncesinde de tarih karmaşası üzerine konuşuyorduk ki, piyango bize de vurdu! Hemşirelerin ikisi de çok ilgili olsa da, bizler aşılarımızı olmadan ayrıldık.

Aynı günün akşamı; Sağlık Bakanımız konu hakkında “Son Dakika” açıklaması yapsa da, “Ah be hocam, bu konunun son dakikası mı olur? Kontrolümüzün mü dışında?”

“Aşı oldun mu Selma?” derseniz  “Evet, başka bir hastanede tarih aralığı uygun aşımızı olduk.” Tarihi geçmiş aşı olunur mu? Diye sorarsanız; konunun uzmanlarına sorun, araştırın. Tercih sizin. Ancak aşınızı vakti gelince mutlaka yaptırın.

1990’lardan Sibel Can’ın yorumuyla gelsin: “Yalan yanlış demeden, yarınımı görmeden, nereye nereyenereye gidiyoruz?”

İnanın ben de bilemiyorum. Yürüyordum,  şahit oldum. Millet bahçesi yakınındaki okullardan birinin yüksek demir parmaklıkları olan bahçesinden gözümün önünde kaldırıma bir erkek öğrenci atlayıverdi. Diğeri sınıf arkadaşı olsa gerek, okulun bahçesinde kaldı ve firar eden ardına bakmadan uzaklaştı.

“Bugünlerin yarınları var, gidiyorum ben, sen hoşça kal” demek kimi zaman kimilerine göre kolay olsa da, aslına bakarsanız son haftalarda hayatımız

“Zor dostum zor.”

Hayat pahalılığı arttıkça artıyor, gıdadan, kâğıt ürünlerine, yakıttan, aklımıza gelen gelmeyen her şeye… Lakin “insan refahı” düştükçe düşüyor…

Son dakika Dolar 11.27, Euro 12.54.(21.12.2021-saat 9.20 itibari ile)

Nereye Gidiyoruz?

Uğurlar olsun hepimize…