Ne zaman umutsuzluğa kapılsam Nâzım'ın şu dizeleri gelir aklıma;
***
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
...
***
Şiirinde karanlığın sonundaki aydınlığı haykırıyor Nâzım Hikmet bizlere...
Okudukça nasıl da umut aşılıyor değil mi!
Bu şiir hayatın anlamını yitirdiğimiz anlarda bir çıkış yolu bulunduğunu hatırlatıyor ve hayatta kalmamızın mutlaka bir amaca bağlı olduğunu anlatıyor.
Uzun zamandır istemeden de olsa evlerimize kapandık. Hepimizde bir umutsuzluk, bir mutsuzluktur aldı başını gidiyor. Eskiye göre çok daha karamsar ve endişeli olduk.
Bir süredir hayatımıza anlam kattığını düşündüğümüz pek çok şey değişip anlamını yitirdi ve hayat hepimize anlamsız gelmeye başladı. Sanırım bu döngü farkında olmadan bizleri kendi anlamlarımızı yeniden yaratmaya zorladı.
Belki de artık hayatın anlamını maddede değil de, mânâda aramaya başladık. Yani hayata varoluşçu felsefeye göre bakmaya başladık. Varoluşçu felsefeye göre, "varoluş özden önce gelir," önce var oluruz ve sonrası tamamen bizim gayretimizle husule gelir. Böylece oluşturduğumuz öze göre de hayatımız şekillenir. Bu süreçte bizi biz yapan gereçlerin tümünü, yani 'öz' ümüzü yeniden şekillendik.
Bir taraftan da başta kendimiz olmak üzere insanlara ve olaylara yabancılaştık da.
Öte yandan, hayata dair farkındalığımız arttı. Bu dünyada karşılaştıklarımızın kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığından daha önemli olmadığını fark ettik.
Eskiden hayatımızın her dönemi gelecek kaygısıyla ne olacağımızı düşünerek geçiyordu.
Şimdilerde ise sağlığımızı korumak birinci önceliğimiz. Artık hayata ve sevdiklerimize daha çok sarılmak zorundayız, bunun için gerekli olan ise bir parça umut. Etrafımızda olan biten her şey ne kadar anlamsızlaşsa da bu böyle.
Yapacağımız tek şey yaşadığımız olumsuzlukların sonsuza dek sürmeyeceğine inanmak.
Bugüne kadar yaşadıklarımız hayatımız boyunca karşılaştıklarımızın en kötüsü mü bilmiyorum ama çok zor bir dönemden geçtiğimiz kesin. Hayata tutunabilmemiz için yaşam enerjimizi yüksek tutmamız önemli. Karşılaştığımız her türlü olumsuzluğun içinden küçücük de olsa bir güzellik yakalayabilirsek ne mutlu!
Her ne olursa olsun hayata iyi ve güzel taraflarından bakabilmek için çabalamak ve karamsar olmamak gerek. Gerçekten ihtiyaç duyduğumuz tek şey ise yaşama yönelik tutumumuz.
Belki de Nietzsche'nin şu sözleri hepimize yol gösterici olabilir: “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıl’a katlanabilir.”
Ne kadar zor olursa olsun bazı şeylere dayanmak zorunda olduğumuzu da açıklıyor bu söz.
İnsanoğlu güzel günler göreceğine inanmazsa nasıl yaşar, hayatına nasıl devam edebilir ki!
Neden beraberce güzel günlere, maviliklere kavuşamayalım?
Üzerimize düşen basit şeyleri yapmaya gayret edersek neden olmasın ki?
Bugüne kadar kim bilir kaç kez hayatımızın anlamını yitirdik, türlü türlü zorluklar yaşadık. Sonunda yaşadığımız o zor günler geride kalmadı mı?
Nâzım da tüm inancıyla başımıza gelen tüm olumsuzlukların geride kalacağını teyit edercesine bu içten dizeleriyle karşımızda durmuyor mu?
O hayal ettiğimiz aydınlık güzel günler tıpkı böylesine bir anda gelecek.
Belki de o gün bu gündür kim bilir...
Hadi şimdi hep birlikte sonsuz mavilikleri hayal etmeye başlayalım ne dersiniz!
Beklediğimiz o güzel günlere en kısa zamanda kavuşmak dileğiyle, yazımızı yine Nâzım Hikmet'in 'umut'lu dizeleriyle sonlandıralım.
***
Ve güneş
doğarken hiç umut
yok mu? Umut…
Umut… Umut…
Umut insanda!
***
Umut insanda her zaman vardır ve bizim gelecek güzel günlere inancımız tamdır.
Ben mi?
Ben her şeyin güzel olacağına yürekten inanıyorum.
Sevgi ve saygımla kalın efendim...